Baştan belirteyim; öfkeliler, hem de çok öfkeliler... En çok kızdıkları ise yüksek yargı olarak aldıkları kararın uygulayıcıları tarafından ihlal edilmesi...
Sözünü ettiğimiz Yüksek Seçim Kurulu (YSK)...
"Durdurun kararı almış olmalarına rağmen", Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından Tunceli'de beyaz eşya ve mobilya yardımı dağıtımına devam ediliyor olması...
Eylemin de kamu görevlileri eliyle gerçekleştirilmesi...
Yani, YSK'nın kararının üzerinden üç hafta geçmesine rağmen beyaz eşya, mobilya dağıtımının devam etmesi, Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın da "İnceliyorum" gerekçesinin arkasına sığınarak devamına göz yumması.
YSK üyelerinden bazıları "resmi toplantı ötesinde" bir araya gelip durumu değerlendirmiş.
Bu gelişmeler YSK'da masaya yatırılmış...
7 Şubat'ta "bağımsız adaylar ve vakıfların seçmenin oyunu etkileyecek girişimde bulunmamaları gerektiğine ilişkin" 76 sayılı kararın alındığı ve Resmi Gazete'de yayımlandığı anımsanmış.
11 Şubat'ta da bu karara dayalı olarak Tunceli özelinde ikinci uyarının yapıldığı, "Savcıların göreve davet edildiğine" ilişkin bilgiler gözden geçirilmiş.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in, "Yardımlar YSK'nın bu kararı dışındadır" sözleri de değerlendirilmiş ve şu görüşler ortaya çıkmış:
- Hukuk devletinde her organın görevi bellidir. Yargının özellikle de üzerinde başka bir merci bulunmayan, aldığı kararlar kesinlikle uygulanmak zorunda olan en üst yargı organı Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı eleştirilebilir ancak kesinlikle yerine getirilmek zorundadır.
- Kimse, YSK kararlarına uymamazlık yapamaz. Kararı uygulatmakla sorumlu olanlar da gerekçe yaratamaz.
- YSK'nın kararlarına muhalefetin cezası bellidir; en az üç yıldan başlamak üzere tecilsiz hapis cezası.
- YSK kararlarına aykırı harekette bulunan kamu görevlileri hakkında, üst makamının izni olmaksızın doğrudan işlem yapılacağı seçim yasalarında açıkça belirtilmiştir. (Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Kanunu'nun 61-63 ile 151'inci maddesinden sonraki hükümleri-Mahalli İdareler ile Milletvekili Seçimi kanunları)
- YSK'nın aldığı kararla ilgili inceleme gerekçesine sığınılarak engelleme yapılamaz. Bunu yapanlar da ertelemesiz üç yıldan az olmamak üzere hapis cezasına mahkûm olur.
- Nitekim bu yönde eylemde bulunan kamu görevlileri hakkında kanunun emrettiği doğrultuda işlem yapılacak.
- Ayrıca YSK, aldığı kararları uygulamayan savcılar hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na, Tunceli Valisi ile Sosyal Yardımlaşma Vakfı Başkanı ve Fon'un bölgedeki yetkilisi hakkında da Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı'na haklarında idari ceza da uygulanması talebiyle ayrıca yazı yazacak.
- YSK'nın kararı kesindir. Bunu uygulamayanların kendisinin düşünmesi gerekir. Unutmasınlar ki onlar da bir devlet memurudur.
- Yasağa rağmen eylemin devam ettiği televizyon kanallarındaki görüntüler ve gazetelerin haberlerinden anlaşılmaktadır. Kimse ben yaptım oldubitti diyemez; YSK'nın aldığı kararlara karşı duramaz. YSK yarın daha kötü sonuçlara yol açabilecek nedenlere izin veremez.
- Bundan dolayı Tunceli bölgesinde 29 Mart'ta yerel seçimin yapılmayıp daha ileri bir tarihe ertelenmesi de dâhil bir dizi kararı görüşmek üzere Kurulumuz en kısa zamanda bir araya gelip gerekli kararları alacaktır.
Bu sözlerin sahibi ciddiye alınması gereken bir kişi...
"Tunceli bölgesinde seçimin ertelenmesi de dâhil" sözü de bir o kadar ciddi...
İlgilenenlere duyurulur.
MUHARREM SARIKAYA
Yorum