Dün 9 erimiz daha Diyarbakır’da mayın patlaması sonucunda şehit oldu, öncelikle ailelerine ve tüm milletimize (ya da Genelkurmay Başkanı’nın söylediği gibi “Türkiye halkı”na) başsağlığı diliyorum.
Eminim ki DTP’lilerin “tamamen ‘kendilerinden’ saydıkları, tamamını ‘temsil ettiklerine’ inandıkları Güneydoğu halkı” arasında da gencecik 9 erimizin haince katledilmesine üzülenlerin sayısı çoktur.
Bu 9 er, DTP Milletvekili Pervin Buldan’ın “29 Mart seçiminde Kürdistan’ın sınırlarını belirledik” diyen basın açıklamasından iki gün sonra öldürüldü.
Tesadüf (!) bu ya: PKK lideri Murat Karayılan’ın El Cezire televizyonunda yayımlanan:
“Türk ordusuna karşı alarm seviyemizi koruyoruz. Ama bu catışmaya barışcıl bir çözüm bulmak için de hazırız. Şu an süreç çok hassas ve tehlikeli. İki olasılık var: ya büyük bir savaş çıkacak ya da barışçı bir çözüm bulacağız” dediği, yani Türk devletini açıkça “İstediklerimizi yerine getirin yoksa iç savaş çıkarırız” diye tehdit ettiği konuşması da 9 şehit verdiğimiz patlamadan bir gün önce yapılmıştı.
Dün Ahmet Türk’ü telefonla aradım ve kendisi kalp sorunu nedeniyle cep telefonu kullanmadığı için DTP Milletvekili Sırrı Sakık’la görüştüm. Arama nedenim geçtiğimiz yıllarda 2 kez “Her Açıdan” a katılmış olan Ahmet Türk’ü (tam 9 erimizi daha kaybettiğimiz sırada izleyiciden tepki alacağını da bilmeme rağmen, merak ettiğimiz önemli soruları sormak üzere) bu kez telefonla programa katılmaya davet etmekti.
Sırrı Sakık, Türk’ün Pazar günü yurt dışında bir toplantıya katılacağını ama belli bir saatte sabit bir telefonla soruları cevaplayıp cevaplamayacağını ona soracağını söyledikten sonra aynı soruları kendisine sordum.
Sırrı Sakık: “Başsağlığı mesajını ben okudum”
Aramızda geçen konuşmayı aynen veriyorum.
n DTP Türkiye’nin meşru bir partisi. “Devletin, milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağınıza” yemin ettiniz ama milletvekiliniz Pervin Buldan “Kürdistan sınırlarını çizdik” diyor, DTP “PKK ile aynı çizgideyiz” diyor ve Türk askerleri şehit ediliyor. Bunun açıklaması nedir, sizce Türkiye ne hisseder bu durumda?
S.S - Biz Pervin Buldan’ın konuşmasından sonra açıklama yaptık; “ülkenin bütünlüğü içinde sorunları çözüyoruz” dedik. Biz silahlı güçleri silahsızlandırmaya çalışıyoruz.
n Buldan bu konuşmayı kendi adına mı yaptı diyorsunuz, böyle birşey olabilir mi? Ayrıca DTP (belki Ahmet Türk) kısa süre önce “PKK dağa silah bırakmak için çıkmadı, biz ondan böyle bir şey istemeyiz” demedi mi, gazetelerde yer almadı mı, bu nasıl “silahsızlandırma” çalışması?
S.S - Pervin Hanım belki ironi yapmıştır, söyledikleri kendi görüşüdür. Ahmet Türk ise bunu söylemiş olamaz. Biz gerçekten Türkiye’nin gündeminden silahı çıkarmak istiyoruz, nedenleri tartışırsak silahları bıraktırırız.
n Zaten Meclis’tesiniz, neden demokratik zeminde tartışmıyorsunuz da bir trör örgütüyle ilişkili olarak, ortak görünerek, devleti tehdit eder görüntüye giriyor sunuz?
S.S - İşte asıl sorun burada, biz PKK ile ortağız demedik, “aynı tabandan besleniyoruz” dedik. Diğer partiler bir adım atsa, diyaloğa yanaşsa biz hazırız ama hicbir adım atılmıyor.
n Siz olsanız terör örgütüyle birlikte hareket eden bir partiyle çözüm arar mısınız? Milletvekiliniz “Kürdistan sınırı” diyor, PKK lideri tehdit ediyor, arkadan askerlerimiz şehir oluyor, sonra da Ahmet Türk “başsağlığı” diliyor. Neden “bu terörü şiddetle kınadığını” duymadık?
SS - O başsağlığı mesajını Meclis Genel Kurulu’nda ben okudum, “hiçbir şiddet eylemini tasvip etmediğimizi” belirttik orada... DTP çıkıp PKK’ya söylense, hakaret etse sorunlar çözülecek mi?
“GENEL AF” isteği!
n Belki hemen çözülmez ama başsağlığı mesajında sözü edilen “barışçıl çözümü” istiyorsanız adım böyle atılır. Kürtlerin hakları yönünde bir çok gelişme oldu, hala aynı sözler tekrarlanıyor. Nedir bu barışçıl çözümde istediğiniz şey, “Öcalan’a ve PKK’ya af” mı, açıkça söyleseniz de bilinse...
SS - “Kürtlerin dilinin, kimliğinin, diğer haklarının güvence altına alınması ve tabii dağda çatışanları hayata dahil etmek için partilerin ortak bir proje sunmaları... Artık bunların gündeme getirilmesi lâzım.”
Aslında 2-3 yıl önce Ahmet Türk’e yine aynı soruları, yine terör eylemleri olmaktayken sormuştum ama o zaman böyle net bir cevap verilmiyordu.
Şimdi ise maalesef PKK’nın son terör eylemlerinin, verdiğimiz şehitlerin arkasında “terör örgütüne ve tabii ‘örgüt başı’na af” isteği olduğu açıkça anlaşılıyor.
Seçimle göreve gelmiş bir partinin demokratik çözüme ulaşmak için önce “PKK’yla ortak” görüntüsünden çıkması gerektiğini bilmemesi mümkün değil.
Pervin Buldan’ın “Kürdistan sınırları” sözünü Karayılan’ın “Büyük bir savaş çıkacak” sözü ile birleştirince insan “acaba bu sınırlar için asıl istenen barışçıl çözüm filan değil de iç savaş mı?” düşüncesine geliyor. Asıl istenen : “Türk halkı, Kürt halkı” diye böldükleri vatandaşların birbirine düşmesi midir?
Değil ise Ahmet Türk’ün partisi adına çok daha net ve BARIŞÇI bir açıklamayı derhal yapması gerekiyor.
Ruhat Mengi Yazara ulaşmak için :
rmengi@gazetevatan.com
Eminim ki DTP’lilerin “tamamen ‘kendilerinden’ saydıkları, tamamını ‘temsil ettiklerine’ inandıkları Güneydoğu halkı” arasında da gencecik 9 erimizin haince katledilmesine üzülenlerin sayısı çoktur.
Bu 9 er, DTP Milletvekili Pervin Buldan’ın “29 Mart seçiminde Kürdistan’ın sınırlarını belirledik” diyen basın açıklamasından iki gün sonra öldürüldü.
Tesadüf (!) bu ya: PKK lideri Murat Karayılan’ın El Cezire televizyonunda yayımlanan:
“Türk ordusuna karşı alarm seviyemizi koruyoruz. Ama bu catışmaya barışcıl bir çözüm bulmak için de hazırız. Şu an süreç çok hassas ve tehlikeli. İki olasılık var: ya büyük bir savaş çıkacak ya da barışçı bir çözüm bulacağız” dediği, yani Türk devletini açıkça “İstediklerimizi yerine getirin yoksa iç savaş çıkarırız” diye tehdit ettiği konuşması da 9 şehit verdiğimiz patlamadan bir gün önce yapılmıştı.
Dün Ahmet Türk’ü telefonla aradım ve kendisi kalp sorunu nedeniyle cep telefonu kullanmadığı için DTP Milletvekili Sırrı Sakık’la görüştüm. Arama nedenim geçtiğimiz yıllarda 2 kez “Her Açıdan” a katılmış olan Ahmet Türk’ü (tam 9 erimizi daha kaybettiğimiz sırada izleyiciden tepki alacağını da bilmeme rağmen, merak ettiğimiz önemli soruları sormak üzere) bu kez telefonla programa katılmaya davet etmekti.
Sırrı Sakık, Türk’ün Pazar günü yurt dışında bir toplantıya katılacağını ama belli bir saatte sabit bir telefonla soruları cevaplayıp cevaplamayacağını ona soracağını söyledikten sonra aynı soruları kendisine sordum.
Sırrı Sakık: “Başsağlığı mesajını ben okudum”
Aramızda geçen konuşmayı aynen veriyorum.
n DTP Türkiye’nin meşru bir partisi. “Devletin, milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağınıza” yemin ettiniz ama milletvekiliniz Pervin Buldan “Kürdistan sınırlarını çizdik” diyor, DTP “PKK ile aynı çizgideyiz” diyor ve Türk askerleri şehit ediliyor. Bunun açıklaması nedir, sizce Türkiye ne hisseder bu durumda?
S.S - Biz Pervin Buldan’ın konuşmasından sonra açıklama yaptık; “ülkenin bütünlüğü içinde sorunları çözüyoruz” dedik. Biz silahlı güçleri silahsızlandırmaya çalışıyoruz.
n Buldan bu konuşmayı kendi adına mı yaptı diyorsunuz, böyle birşey olabilir mi? Ayrıca DTP (belki Ahmet Türk) kısa süre önce “PKK dağa silah bırakmak için çıkmadı, biz ondan böyle bir şey istemeyiz” demedi mi, gazetelerde yer almadı mı, bu nasıl “silahsızlandırma” çalışması?
S.S - Pervin Hanım belki ironi yapmıştır, söyledikleri kendi görüşüdür. Ahmet Türk ise bunu söylemiş olamaz. Biz gerçekten Türkiye’nin gündeminden silahı çıkarmak istiyoruz, nedenleri tartışırsak silahları bıraktırırız.
n Zaten Meclis’tesiniz, neden demokratik zeminde tartışmıyorsunuz da bir trör örgütüyle ilişkili olarak, ortak görünerek, devleti tehdit eder görüntüye giriyor sunuz?
S.S - İşte asıl sorun burada, biz PKK ile ortağız demedik, “aynı tabandan besleniyoruz” dedik. Diğer partiler bir adım atsa, diyaloğa yanaşsa biz hazırız ama hicbir adım atılmıyor.
n Siz olsanız terör örgütüyle birlikte hareket eden bir partiyle çözüm arar mısınız? Milletvekiliniz “Kürdistan sınırı” diyor, PKK lideri tehdit ediyor, arkadan askerlerimiz şehir oluyor, sonra da Ahmet Türk “başsağlığı” diliyor. Neden “bu terörü şiddetle kınadığını” duymadık?
SS - O başsağlığı mesajını Meclis Genel Kurulu’nda ben okudum, “hiçbir şiddet eylemini tasvip etmediğimizi” belirttik orada... DTP çıkıp PKK’ya söylense, hakaret etse sorunlar çözülecek mi?
“GENEL AF” isteği!
n Belki hemen çözülmez ama başsağlığı mesajında sözü edilen “barışçıl çözümü” istiyorsanız adım böyle atılır. Kürtlerin hakları yönünde bir çok gelişme oldu, hala aynı sözler tekrarlanıyor. Nedir bu barışçıl çözümde istediğiniz şey, “Öcalan’a ve PKK’ya af” mı, açıkça söyleseniz de bilinse...
SS - “Kürtlerin dilinin, kimliğinin, diğer haklarının güvence altına alınması ve tabii dağda çatışanları hayata dahil etmek için partilerin ortak bir proje sunmaları... Artık bunların gündeme getirilmesi lâzım.”
Aslında 2-3 yıl önce Ahmet Türk’e yine aynı soruları, yine terör eylemleri olmaktayken sormuştum ama o zaman böyle net bir cevap verilmiyordu.
Şimdi ise maalesef PKK’nın son terör eylemlerinin, verdiğimiz şehitlerin arkasında “terör örgütüne ve tabii ‘örgüt başı’na af” isteği olduğu açıkça anlaşılıyor.
Seçimle göreve gelmiş bir partinin demokratik çözüme ulaşmak için önce “PKK’yla ortak” görüntüsünden çıkması gerektiğini bilmemesi mümkün değil.
Pervin Buldan’ın “Kürdistan sınırları” sözünü Karayılan’ın “Büyük bir savaş çıkacak” sözü ile birleştirince insan “acaba bu sınırlar için asıl istenen barışçıl çözüm filan değil de iç savaş mı?” düşüncesine geliyor. Asıl istenen : “Türk halkı, Kürt halkı” diye böldükleri vatandaşların birbirine düşmesi midir?
Değil ise Ahmet Türk’ün partisi adına çok daha net ve BARIŞÇI bir açıklamayı derhal yapması gerekiyor.
Ruhat Mengi Yazara ulaşmak için :
rmengi@gazetevatan.com
Yorum