Diyorum ya milletin alnında “saf” yazısı görüyor bunlar yoksa her konuşmada keleğe getirmeye çalışmaz, “anlaşılır” diye düşünürlerdi.
Yine aynen eskiden olduğu gibi biri bir köşede “istenen lafı” yumurtluyor, tepedekiler düzeltiyor (!), üç gün önce söylenen söz geri alınıyor, dev yolsuzluklar usta cümlelere gizlenerek masum gösterilmeye çalışılıyor, uzun lafın kısası bir oyundur gidiyor.
Mardin Valisi Hasan Duruer Mardin saldırısı üzerine yaptığı konuşmada (kaç gündür Başbakan, bakanlar hep -sanki başka birilerinin göreviymiş gibi- eğitimsizliği suçlayıp duruyorlar ya) eğitimden dem vururken: “Maalesef bölgede cehalet hakim. Kız çocukların okuması konusunda gayret göstermek lazım. Kız çocukları eğitirsek toplumu eğitmiş oluruz” demiş ve noktayı koymuş “Kızlarla erkekler ayrı okusun.”
Arkadan hemen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklaması gelmiş: “Sayın Vali muhtemelen anne babaların kız çocuklarını okula göndermelerini özendirmek için ‘böyle bir öneriyi’ getirmiş olabilir. Ergenlik yaşı çok düştü, 9-10’lara geldi. Bölgede yanlış anlamalara yol açıyor olabilir.”
Gördünüz mü Mardin katliamının asıl suçlusu bulundu; kız çocuklar! Arınç da, Vali de “9-10 yaşındaki kız çocukların erkekleri tahrik edebileceği” iddiasını en masum ve anlaşılması güç ifadelerle dillendirmekteler. Vali sözüm ona kızların eğitimini sağlamak, böylece cehaleti önlemek için “harem selamlık okul” önerisi getiriyor, Başbakan Yardımcısı ise kızların ergenlik yaşının düşmesini öne sürerek destek veriyor. Yani öneri gayet sıradan, kabul edilir bir teklif havasında...
Peki onlara önce şunu soralım; kızlar ilkokulda harem selamlık okuduktan sonra sıra üniversiteye, çalışmaya gelince ne yapacaklar? O zaman da üniversitelerin, işyerlerinin mi harem selamlık olmasını önereceksiniz, yoksa birçoğunuzun eşleri ve kızları gibi “üniversite bitirseler bile evde oturmalarını” mı? Yani bu “eğitim alsınlar” dediğiniz eğitim sadece evde eşlerini (!) ve çocuklarını eğitmeye mi yarayacak?
Ayrıca, evet kızların okuması, eğitimi çok önemlidir, sağlanması şarttır ama Türkiye’nin en ücra köşelerinde “okuyamayan, okutulmayan” kız çocuklara eğitim kazandırmak için yıllardır mücadele veren ve bu nedenle her türlü sıkıntı, hakaret kendisine reva görülen ve yalan haberlerle önü kesilmeye çalışılan ÇYDD gibi çağdaş dernekler “harem selamlık okul”a, üniversiteye gerek görmeden onbinlerce kızı nasıl okutabildiler?
Katliamı kadınlar mı yaptı?
Alın da Ayşe Kulin’in “Kardelenler” kitabını okuyun bakalım nasıl başarmışlar, aileler nasıl özendirilmiş... Bir saat zaman verseniz bile öğrenebilirsiniz, haydi!
Sanki Mardin katliamını kadınlar yapmış gibi eğitimdeki başarısızlık, cehalet bile kızların ergenlik meselesine bağlanıyor, kafa, anlayış bu çünkü. Orada mıhlanmış duruyor, değişmiyor.
Siz okulları harem-selamlık yapacağınıza erkek-kız tüm çocuklara eğitim verebilmek için nüfus artışını yavaşlatın (üç-beş çocuk yapın önerisiyle hızlandırmaya çalışmayın). Güneydoğu’da bir ailenin 20-30-40 çocuk yapmasını, aşiret hakimiyetini, yaygınlaşmış kanunsuzluğu önleyin.
Türban yaşı sizin döneminizde anaokullarına indiği, 9-10 yaşında kızlar ise kesinlikle -kadın sayılarak- türbana sokulduğu içindir ki küçük kızlar ergen sayılmaya başlandı ve Bülent Arınç’ın “ergenlik yaşı indi” vurgusu doğru hale geldi. Mazeret arayacağınıza oturun ve bir özeleştiri yapın; Anadolu, Güneydoğu Anadolu din ve töreler öne sürülerek sizin döneminizde nasıl Araplaştırılmaktadır.
Bunca eğitim sorunu dururken Milli Eğitim Bakanlığı’nın aklına “15 yaşındaki kız öğrenciye okuldayken nişanlanma özgürlüğü” tanımak neden ve nereden geldi? Bu da 15 yaşındaki çocuğa (Türkiye’nin imzaladığı uluslararası çocuk hakları sözleşmeleri 18 yaş altını “çocuk” sayıyor) kadın gözüyle bakılmasını sağlamak değil midir? 14 yaşındaki kız çocuğa tecavüz eden suçlu “ağırlaştırılmış hapis cezası” alması gerekirken serbest bırakıldığında neden hiçbirinizin sesi çıkmadı?
2002 öncesinde bu olayların benzeri neden duyulmuyordu da şimdi duyuluyor?
Mardin Valisi ile Bülent Arınç’ın konuşmaları ve bu gelişmeler Türkiye adına çok üzücüdür.
Bakalım daha neler duyacağız?
Ruhat Mengi Yazara ulaşmak için : rmengi@gazetevatan.com
Yine aynen eskiden olduğu gibi biri bir köşede “istenen lafı” yumurtluyor, tepedekiler düzeltiyor (!), üç gün önce söylenen söz geri alınıyor, dev yolsuzluklar usta cümlelere gizlenerek masum gösterilmeye çalışılıyor, uzun lafın kısası bir oyundur gidiyor.
Mardin Valisi Hasan Duruer Mardin saldırısı üzerine yaptığı konuşmada (kaç gündür Başbakan, bakanlar hep -sanki başka birilerinin göreviymiş gibi- eğitimsizliği suçlayıp duruyorlar ya) eğitimden dem vururken: “Maalesef bölgede cehalet hakim. Kız çocukların okuması konusunda gayret göstermek lazım. Kız çocukları eğitirsek toplumu eğitmiş oluruz” demiş ve noktayı koymuş “Kızlarla erkekler ayrı okusun.”
Arkadan hemen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklaması gelmiş: “Sayın Vali muhtemelen anne babaların kız çocuklarını okula göndermelerini özendirmek için ‘böyle bir öneriyi’ getirmiş olabilir. Ergenlik yaşı çok düştü, 9-10’lara geldi. Bölgede yanlış anlamalara yol açıyor olabilir.”
Gördünüz mü Mardin katliamının asıl suçlusu bulundu; kız çocuklar! Arınç da, Vali de “9-10 yaşındaki kız çocukların erkekleri tahrik edebileceği” iddiasını en masum ve anlaşılması güç ifadelerle dillendirmekteler. Vali sözüm ona kızların eğitimini sağlamak, böylece cehaleti önlemek için “harem selamlık okul” önerisi getiriyor, Başbakan Yardımcısı ise kızların ergenlik yaşının düşmesini öne sürerek destek veriyor. Yani öneri gayet sıradan, kabul edilir bir teklif havasında...
Peki onlara önce şunu soralım; kızlar ilkokulda harem selamlık okuduktan sonra sıra üniversiteye, çalışmaya gelince ne yapacaklar? O zaman da üniversitelerin, işyerlerinin mi harem selamlık olmasını önereceksiniz, yoksa birçoğunuzun eşleri ve kızları gibi “üniversite bitirseler bile evde oturmalarını” mı? Yani bu “eğitim alsınlar” dediğiniz eğitim sadece evde eşlerini (!) ve çocuklarını eğitmeye mi yarayacak?
Ayrıca, evet kızların okuması, eğitimi çok önemlidir, sağlanması şarttır ama Türkiye’nin en ücra köşelerinde “okuyamayan, okutulmayan” kız çocuklara eğitim kazandırmak için yıllardır mücadele veren ve bu nedenle her türlü sıkıntı, hakaret kendisine reva görülen ve yalan haberlerle önü kesilmeye çalışılan ÇYDD gibi çağdaş dernekler “harem selamlık okul”a, üniversiteye gerek görmeden onbinlerce kızı nasıl okutabildiler?
Katliamı kadınlar mı yaptı?
Alın da Ayşe Kulin’in “Kardelenler” kitabını okuyun bakalım nasıl başarmışlar, aileler nasıl özendirilmiş... Bir saat zaman verseniz bile öğrenebilirsiniz, haydi!
Sanki Mardin katliamını kadınlar yapmış gibi eğitimdeki başarısızlık, cehalet bile kızların ergenlik meselesine bağlanıyor, kafa, anlayış bu çünkü. Orada mıhlanmış duruyor, değişmiyor.
Siz okulları harem-selamlık yapacağınıza erkek-kız tüm çocuklara eğitim verebilmek için nüfus artışını yavaşlatın (üç-beş çocuk yapın önerisiyle hızlandırmaya çalışmayın). Güneydoğu’da bir ailenin 20-30-40 çocuk yapmasını, aşiret hakimiyetini, yaygınlaşmış kanunsuzluğu önleyin.
Türban yaşı sizin döneminizde anaokullarına indiği, 9-10 yaşında kızlar ise kesinlikle -kadın sayılarak- türbana sokulduğu içindir ki küçük kızlar ergen sayılmaya başlandı ve Bülent Arınç’ın “ergenlik yaşı indi” vurgusu doğru hale geldi. Mazeret arayacağınıza oturun ve bir özeleştiri yapın; Anadolu, Güneydoğu Anadolu din ve töreler öne sürülerek sizin döneminizde nasıl Araplaştırılmaktadır.
Bunca eğitim sorunu dururken Milli Eğitim Bakanlığı’nın aklına “15 yaşındaki kız öğrenciye okuldayken nişanlanma özgürlüğü” tanımak neden ve nereden geldi? Bu da 15 yaşındaki çocuğa (Türkiye’nin imzaladığı uluslararası çocuk hakları sözleşmeleri 18 yaş altını “çocuk” sayıyor) kadın gözüyle bakılmasını sağlamak değil midir? 14 yaşındaki kız çocuğa tecavüz eden suçlu “ağırlaştırılmış hapis cezası” alması gerekirken serbest bırakıldığında neden hiçbirinizin sesi çıkmadı?
2002 öncesinde bu olayların benzeri neden duyulmuyordu da şimdi duyuluyor?
Mardin Valisi ile Bülent Arınç’ın konuşmaları ve bu gelişmeler Türkiye adına çok üzücüdür.
Bakalım daha neler duyacağız?
Ruhat Mengi Yazara ulaşmak için : rmengi@gazetevatan.com
Yorum