GIDA EMPERYALİZMİ, YOÐURDU DA ELİMİZDEN ALDI
08 Mayıs 2009 14:13
Tarım Bakanlığı Fermente Sütler Tebliği'ni değiştirdi. Güngör Uras, değişikliği “Yoğurdun standardı niye değişti? Çocuklarımızı tehli***e atmayın!” başlıklı yazısı ile duyurdu ve kıyamet koptu.
Tarım Bakanı ise bir televizyon kanalına verdiği demeçte “Yoğurdu gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz. Açıklama yapanlar iyi niyetli değil” dedi.
İlk bakışta kavga Ak Parti, Doğan Grubu kavgası gibi görülebilir. Güngör Uras'ın böyle bir niyeti var mı bilemem ama sanmıyorum.
Biz konuyu, bazı basın yayın organlarının Ak Parti ile Doğan Grubu arasındaki kavga gibi sunma ön yargısından sıyrılarak ele alalım.
Önce şunu belirterek başlayayım. Ben piyasada üretilen hiçbir markanın yoğurdunu kesinlikle tüketmiyorum. Yoğurdun eski halini tüketmediğim gibi yenisini de tüketecek değilim.
Neden tüketmediğimi yazımızın sonunda aktaracağım ama önce tebliğin diline bakalım ve tüketici olarak ne kadar saygı gördüğümüzü görelim.
DTP eş başkanı grup toplantısında Kürtçe konuştu. Ne oldu? Konuşmayı DTP'li milletvekillerinin ezici çoğunluğunun bile anlamadığı ortaya çıktı.
Yoğurt hikâyesi de tıpkı böyle. Tebliğin eski halinde yoğurt şöyle tarif ediliyor: “Yoğurt; Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus ve Streptococcus thermophilus bakterilerinin laktik asit fermentasyonu ile meydana gelen koagüle ürünü”dür.
Yeni halinde ise “Yoğurt: Fermentasyonda spesifik olarak Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus' un simbiyotik kültürlerinin kullanıldığı fermente süt ürününü”dür.
Sakın yoğurt(!) tarifini nenenize, dedenize hatta annenize okuyup da komik duruma düşmeyin. Sonra ruhsal sorunlar yaşadığınızı düşünüp bir uzmana falan göstermeye kalkarlar.
Gerçek şu ki, yoğurdun içeriği de tıpkı tarifi gibi. Ben, DTP Başkanı'nın söylediği dili ne kadar anlamışsanız bu tarifi de o kadar anladım.
DTP Başkanın Kürkçe konuşmasından rahatsız olanlardan değilim. Anlamadığım şeylerle de ilgilenmiyorum. Tıpkı yoğurt gibi.
Hatırlarsınız geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği, Türkiye'nin de yağ ihtiyacının ezici bir çoğunluğunu ithal ettiği Ukrayna'nın yağlarında 'zehir' olduğunu açıklamış ve ürünleri raflardan toplayıp imha etmişti.
Türkiye'ye de girdiği iddia edilen yağlarla ilgili Bakan Mehdi Eker, "Şu ana kadar yaptığımız testlerde sağlığa aykırı bir maddeye rastlamadık. İncelememiz sürecek” demişti ancak inceleme sonuçlarını da kamuoyuna açıklamamıştı.
Yine geçtiğimiz yıl Rusya, Türk tarım ürünlerinin ithalatını durdurmuş ve Rusya Tarım Bakanlığı sözcüsü Alekseyenko, yasağın gerekçesini “Türk tarafının uyarılara rağmen defalarca güvenlik garanti şartlarını ihlal etmesi ve ürünlere aşırı derecede tarım ilaçları kullanmaları” olarak açıklamıştı.
Bunun üzerine Tarım Bakanımız “Domateslerimiz temiz, Rusya tek taraflı kısıtlama kararı aldı” başlıklı açıklama yapmasına rağmen, Rusya ve Avrupa ülkelerine Tarım Bakanlığı, geçen yıl tarım ürünleri pestisit kalıntılı olduğu gerekçesiyle 15 ihracatçı firma hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Rusya'ya yapılan ihracatta, üreticinin yetiştirdiği ürünlerde kullandığı ilaçlar hakkında yanlış beyan veren 160 ihracatçıya da 1,3 milyon TL ceza kestiğini açıkladı.
Herkes aksini ifade ederken gıda üreticileri, satıcıları ve Tarım Bakanlığı'nın ortak kurduğu Gıda Güvenliği adlı dernek, bakanlığı aklayıp Rusya'yı yalanlayıcı açıklama yapmıştı. Tarım Bakanlığı'nın onları tekzip eden bu cezası gittikleri yolun yol olmadığını göstermiştir umarım.
Uras diyor ki: “Protein miktarı zorunluluğu azaltıldı. Sanayi yoğurdunda piyasaya çokuluslu, yabancı firmalar hâkim. Bunlar bazı büyük yerli firmaları aldı. Kendi markaları ve satın aldıkları markalarla dünyanın her yanında üretilen ve satılan yoğurt tadını, türünü Türk tüketicisine alıştırmaya çalışıyorlar. Başarılı da oldular. Bizim geleneksel kaymaklı yoğurt tadını unuttuk. Her yerde satılan tatsız bir yoğurt yiyoruz.”
Tarım Bakanımız diyor ki: “Yoğurdun ambalajına protein değerlerinin etiketine yazılması zorunluluğu ile yoğurta Avrupa Standardı getirdik”
Yoğurtla ilgili başta Uras'ın eleştirileri olmak üzere yapılan eleştiriler hiçte haksız değil. Yok olmak üzere olan “Türk yoğurdunun tadı” bütünüyle tarih olacak!
Başta da ifade etmiştim. Ben endüstriyel yoğurt yemiyorum diye. Bunun birkaç nedeni var:
- Bugün satın aldığınız endüstriyel yoğurtların çoğunluğuna kıvamını artırması ve su tutması için jelâtin ekleniyor. Böylelikle uyanık üreticiler kazancına kazanç katıyor. Peki, jelâtin nereden elde ediliyor? Jelâtinin çoğunluğu domuz derisinden elde edilir. Bu sayede de bilerek ya da bilmeyerek tüketicilere domuz katkılı ürünler yedirilmektedir. Resmi verilere göre jelâtinin çoğunluğu Çin gibi ülkelerden ithal edilmektedir. Bu jelâtinler piyasaya “yenilebilir jelâtin” yahut da “sığır jelâtini” olarak sürülmektedir. Sığır jelâtini bile olsa bu durumda sığırın helal kesim olup olmadığı gibi tespiti imkânsız bir sorun ortaya çıkmaktadır.
- Yine yoğurtlarda, kıvam artırıcı olarak genetiği oynanmış ucuz nişastalar kullanılmaktadır. Bu durumda eklenen nişastanın varlığı, ambalaja yazılmadığı için Çölyak hastaları için öldürücü olabilmektedir.
- Yoğurda, şeker yahut kanserojen olduğu bilinip İtalya tarafından da belgelenen Aspartam, Sakkarin gibi tatlandırıcılar da ilave ediliyor.
Sağlığınızı düşünüyor, haramlar ve şüphelilerden sakınmak gibi endişeniz söz konusu ise; sizde endüstriyel yoğurtları tüketmeyiniz! Çözüm olarak tıpkı dedeniz, neneniz ya da babanız gibi sizde yoğurdunuzu evinizde kendiniz yapınız. Böylece sağlığınızı ve inancınızı koruyabilirsiniz.
En kötü köle, köle olduğunu farkında olmayan kölelerdir. Kapitalizm ve gıda emperyalizminin köleliğinden kendinizi azat edin.
Size Sağlık ve Gıda Güvenliği'nin yoğurt tarifini vereceğim. Kim bilir içimizden birkaç kişiyi daha kurtarırız, tıpkı denizyıldızı kurtaran adam gibi.
GIDA HAREKETİ'NDEN DOÐAL EV YOÐURDU TARİFİ
- Tazı sağılmış sığır, manda, koyun yahut keçi sütü. (Paket süt ve pastörize sütten olmaz)
- Sütü ince bir süzgeç yahut temiz bir tülbentle süzünüz,
- Süt hacminin iki katı büyüklüğünde bir tencerede kaynatınız,
- Yoğundunuz kaymak oranı daha az olsun istiyorsanız oluşan kaymağı sütün üzerinden alabilirsiniz,
- Parmağınızı sütle temas ettirdiğinizde yanmayacak kadar sıcaklıkta (yaklaşık 80 derece) olduğunda,
(Soğuk yahut ılık süt mayalanmaz) Bunun için süt kaynadıktan sonra 5-6 dakika soğutmak yeterlidir.
- Sütünüzü yoğurt yapacağınız kaplarınıza aktarın,
- Bir litre süt için yarım yemek kaşığı yoğurt mayası yeterlidir. (Yoğurt mayası: Daha önce doğal sütten yapılmış yoğurttur. Hazır yoğurtları maya olarak kullanmayınız)
- Bu mayayı sütün içine “besmele” ile karıştırınız
- Kabın etrafının sıcak tutmasını sağlayacak şekilde kalın yahut birkaç kat bez veya örtü ile sarınız
- 4 ile 5 saat dolayında bir süre bekledikten sonra örtüyü açınız. Buz dolabına koymadan önce 15-20 dakika dolap dışında bekletip sonra dolaba kaldırınız.
- Oluşan yoğurdu yeni yoğurt yapımında maya olarak kullanılabilir
- Yoğurdunuzu çörek otu ve dere otu ilave ederek yiyebilirsiniz
- Yoğurdun suyunu azla atmayınız. Yoğurt suyu B2 vitaminin deposudur.
Not: Yeni tebliğe uygun yoğurt üretmek için üreticilerin bir yıl süresi varken haber yaptığını zanneden bir muhabir gıda gibi ciddi bir meseleyi magazinleştirerek güya haberleştiriyor. Her haberiniz böyleyse vah memleketim vah.
Timetürk
Bu haber cafesyaset.com'da 68 kez okundu.
08 Mayıs 2009 14:13
Tarım Bakanlığı Fermente Sütler Tebliği'ni değiştirdi. Güngör Uras, değişikliği “Yoğurdun standardı niye değişti? Çocuklarımızı tehli***e atmayın!” başlıklı yazısı ile duyurdu ve kıyamet koptu.
Tarım Bakanı ise bir televizyon kanalına verdiği demeçte “Yoğurdu gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz. Açıklama yapanlar iyi niyetli değil” dedi.
İlk bakışta kavga Ak Parti, Doğan Grubu kavgası gibi görülebilir. Güngör Uras'ın böyle bir niyeti var mı bilemem ama sanmıyorum.
Biz konuyu, bazı basın yayın organlarının Ak Parti ile Doğan Grubu arasındaki kavga gibi sunma ön yargısından sıyrılarak ele alalım.
Önce şunu belirterek başlayayım. Ben piyasada üretilen hiçbir markanın yoğurdunu kesinlikle tüketmiyorum. Yoğurdun eski halini tüketmediğim gibi yenisini de tüketecek değilim.
Neden tüketmediğimi yazımızın sonunda aktaracağım ama önce tebliğin diline bakalım ve tüketici olarak ne kadar saygı gördüğümüzü görelim.
DTP eş başkanı grup toplantısında Kürtçe konuştu. Ne oldu? Konuşmayı DTP'li milletvekillerinin ezici çoğunluğunun bile anlamadığı ortaya çıktı.
Yoğurt hikâyesi de tıpkı böyle. Tebliğin eski halinde yoğurt şöyle tarif ediliyor: “Yoğurt; Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus ve Streptococcus thermophilus bakterilerinin laktik asit fermentasyonu ile meydana gelen koagüle ürünü”dür.
Yeni halinde ise “Yoğurt: Fermentasyonda spesifik olarak Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus' un simbiyotik kültürlerinin kullanıldığı fermente süt ürününü”dür.
Sakın yoğurt(!) tarifini nenenize, dedenize hatta annenize okuyup da komik duruma düşmeyin. Sonra ruhsal sorunlar yaşadığınızı düşünüp bir uzmana falan göstermeye kalkarlar.
Gerçek şu ki, yoğurdun içeriği de tıpkı tarifi gibi. Ben, DTP Başkanı'nın söylediği dili ne kadar anlamışsanız bu tarifi de o kadar anladım.
DTP Başkanın Kürkçe konuşmasından rahatsız olanlardan değilim. Anlamadığım şeylerle de ilgilenmiyorum. Tıpkı yoğurt gibi.
Hatırlarsınız geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği, Türkiye'nin de yağ ihtiyacının ezici bir çoğunluğunu ithal ettiği Ukrayna'nın yağlarında 'zehir' olduğunu açıklamış ve ürünleri raflardan toplayıp imha etmişti.
Türkiye'ye de girdiği iddia edilen yağlarla ilgili Bakan Mehdi Eker, "Şu ana kadar yaptığımız testlerde sağlığa aykırı bir maddeye rastlamadık. İncelememiz sürecek” demişti ancak inceleme sonuçlarını da kamuoyuna açıklamamıştı.
Yine geçtiğimiz yıl Rusya, Türk tarım ürünlerinin ithalatını durdurmuş ve Rusya Tarım Bakanlığı sözcüsü Alekseyenko, yasağın gerekçesini “Türk tarafının uyarılara rağmen defalarca güvenlik garanti şartlarını ihlal etmesi ve ürünlere aşırı derecede tarım ilaçları kullanmaları” olarak açıklamıştı.
Bunun üzerine Tarım Bakanımız “Domateslerimiz temiz, Rusya tek taraflı kısıtlama kararı aldı” başlıklı açıklama yapmasına rağmen, Rusya ve Avrupa ülkelerine Tarım Bakanlığı, geçen yıl tarım ürünleri pestisit kalıntılı olduğu gerekçesiyle 15 ihracatçı firma hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Rusya'ya yapılan ihracatta, üreticinin yetiştirdiği ürünlerde kullandığı ilaçlar hakkında yanlış beyan veren 160 ihracatçıya da 1,3 milyon TL ceza kestiğini açıkladı.
Herkes aksini ifade ederken gıda üreticileri, satıcıları ve Tarım Bakanlığı'nın ortak kurduğu Gıda Güvenliği adlı dernek, bakanlığı aklayıp Rusya'yı yalanlayıcı açıklama yapmıştı. Tarım Bakanlığı'nın onları tekzip eden bu cezası gittikleri yolun yol olmadığını göstermiştir umarım.
Uras diyor ki: “Protein miktarı zorunluluğu azaltıldı. Sanayi yoğurdunda piyasaya çokuluslu, yabancı firmalar hâkim. Bunlar bazı büyük yerli firmaları aldı. Kendi markaları ve satın aldıkları markalarla dünyanın her yanında üretilen ve satılan yoğurt tadını, türünü Türk tüketicisine alıştırmaya çalışıyorlar. Başarılı da oldular. Bizim geleneksel kaymaklı yoğurt tadını unuttuk. Her yerde satılan tatsız bir yoğurt yiyoruz.”
Tarım Bakanımız diyor ki: “Yoğurdun ambalajına protein değerlerinin etiketine yazılması zorunluluğu ile yoğurta Avrupa Standardı getirdik”
Yoğurtla ilgili başta Uras'ın eleştirileri olmak üzere yapılan eleştiriler hiçte haksız değil. Yok olmak üzere olan “Türk yoğurdunun tadı” bütünüyle tarih olacak!
Başta da ifade etmiştim. Ben endüstriyel yoğurt yemiyorum diye. Bunun birkaç nedeni var:
- Bugün satın aldığınız endüstriyel yoğurtların çoğunluğuna kıvamını artırması ve su tutması için jelâtin ekleniyor. Böylelikle uyanık üreticiler kazancına kazanç katıyor. Peki, jelâtin nereden elde ediliyor? Jelâtinin çoğunluğu domuz derisinden elde edilir. Bu sayede de bilerek ya da bilmeyerek tüketicilere domuz katkılı ürünler yedirilmektedir. Resmi verilere göre jelâtinin çoğunluğu Çin gibi ülkelerden ithal edilmektedir. Bu jelâtinler piyasaya “yenilebilir jelâtin” yahut da “sığır jelâtini” olarak sürülmektedir. Sığır jelâtini bile olsa bu durumda sığırın helal kesim olup olmadığı gibi tespiti imkânsız bir sorun ortaya çıkmaktadır.
- Yine yoğurtlarda, kıvam artırıcı olarak genetiği oynanmış ucuz nişastalar kullanılmaktadır. Bu durumda eklenen nişastanın varlığı, ambalaja yazılmadığı için Çölyak hastaları için öldürücü olabilmektedir.
- Yoğurda, şeker yahut kanserojen olduğu bilinip İtalya tarafından da belgelenen Aspartam, Sakkarin gibi tatlandırıcılar da ilave ediliyor.
Sağlığınızı düşünüyor, haramlar ve şüphelilerden sakınmak gibi endişeniz söz konusu ise; sizde endüstriyel yoğurtları tüketmeyiniz! Çözüm olarak tıpkı dedeniz, neneniz ya da babanız gibi sizde yoğurdunuzu evinizde kendiniz yapınız. Böylece sağlığınızı ve inancınızı koruyabilirsiniz.
En kötü köle, köle olduğunu farkında olmayan kölelerdir. Kapitalizm ve gıda emperyalizminin köleliğinden kendinizi azat edin.
Size Sağlık ve Gıda Güvenliği'nin yoğurt tarifini vereceğim. Kim bilir içimizden birkaç kişiyi daha kurtarırız, tıpkı denizyıldızı kurtaran adam gibi.
GIDA HAREKETİ'NDEN DOÐAL EV YOÐURDU TARİFİ
- Tazı sağılmış sığır, manda, koyun yahut keçi sütü. (Paket süt ve pastörize sütten olmaz)
- Sütü ince bir süzgeç yahut temiz bir tülbentle süzünüz,
- Süt hacminin iki katı büyüklüğünde bir tencerede kaynatınız,
- Yoğundunuz kaymak oranı daha az olsun istiyorsanız oluşan kaymağı sütün üzerinden alabilirsiniz,
- Parmağınızı sütle temas ettirdiğinizde yanmayacak kadar sıcaklıkta (yaklaşık 80 derece) olduğunda,
(Soğuk yahut ılık süt mayalanmaz) Bunun için süt kaynadıktan sonra 5-6 dakika soğutmak yeterlidir.
- Sütünüzü yoğurt yapacağınız kaplarınıza aktarın,
- Bir litre süt için yarım yemek kaşığı yoğurt mayası yeterlidir. (Yoğurt mayası: Daha önce doğal sütten yapılmış yoğurttur. Hazır yoğurtları maya olarak kullanmayınız)
- Bu mayayı sütün içine “besmele” ile karıştırınız
- Kabın etrafının sıcak tutmasını sağlayacak şekilde kalın yahut birkaç kat bez veya örtü ile sarınız
- 4 ile 5 saat dolayında bir süre bekledikten sonra örtüyü açınız. Buz dolabına koymadan önce 15-20 dakika dolap dışında bekletip sonra dolaba kaldırınız.
- Oluşan yoğurdu yeni yoğurt yapımında maya olarak kullanılabilir
- Yoğurdunuzu çörek otu ve dere otu ilave ederek yiyebilirsiniz
- Yoğurdun suyunu azla atmayınız. Yoğurt suyu B2 vitaminin deposudur.
Not: Yeni tebliğe uygun yoğurt üretmek için üreticilerin bir yıl süresi varken haber yaptığını zanneden bir muhabir gıda gibi ciddi bir meseleyi magazinleştirerek güya haberleştiriyor. Her haberiniz böyleyse vah memleketim vah.
Timetürk
Bu haber cafesyaset.com'da 68 kez okundu.