Hikmet Bilâ Yazara ulaşmak için : hbila@gazetevatan.com Demek ki “CHP uyur AKP uyumaz”mış
CHP 29 Mart seçimlerinde fazla “lailik vurgusu” yapmadı ya... Fazlaca “Atatürkçülük vurgusu” yapmadı ya... Fazlaca bu tutumunun kendine oy getirdiği yorumları yapıldı ya...
Anlaşılan CHP bu işe fazlaca inandı ve fazlaca havasına girdi.
Ve fazlaca AKP’nin dümen suyuna girdi.
Tam... Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, TSK aleyhine üretilen “kağıt parçası”nı yırtıp atar... TSK’ya karşı “asimetrik psikolojik harekât” yürütüldüğünden söz eder... “TSK içinde demokrasiye inanmayan kimseyi barındırmayız ama dedikodular üzerine ordu içinde cadı avı da yapmayız” der... “TSK’dan elinizi çekin!” diye tavır koyarken... CHP’lilerin gece yarısı, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının yolunu açan yasa değişikliğine onay vermesi, “dümen suyu”nun son ve en çarpıcı örneğidir.
“Onay” diyorum; çünkü “Bizim haberimiz yoktu... AKP’liler bizi kandırdı... İmla değişikliği dediler inandık... Biz uyum yasası sanıyorduk...” gibi gerekçeler onaydan başka anlama gelmez, hatta “gafletle karışık onay”dır ki, daha vahim bir durumu ifade eder.
***
CHP’li Hakkı Suha Okay, gece yarısı, uyku mahmurluğunda yedikleri çalımı anlatırken demiş ki: “Gerekçenin içinde Albay Dursun Çiçek’i yargılamak için böyle bir operasyon yapıyoruz demiyordu ki... AB uyum çerçevesinde bir değişiklik yapıldığını görüyorsunuz.”
Özrü kabahatinden büyük bir gaflet arıyorsanız, bu ifadeyi tekrar tekrar okuyun.
Çaresizliğin ne demek olduğunu anlamak için de Okay’ın şu sözünü tekrar tekrar okuyun:
“Bakarsınız Cumhurbaşkanı onaylamaz, onun tavrına bakarız, ondan sonra Anayasa Mahkemesi sürecini değerlendiririz.”
Dümen suyuna girmenin bir başka kanıtını arıyorsanız, o zaman da CHP’li Mustafa Özyürek’in şu sözünü okuyun:
“Bir kez daha anladık ki, su uyur AKP uyumaz.”
Başbakan Erdoğan, CHP’lilere dün sormuş: “Yasa çıkarken aklın neredeydi kardeşim?” Cevabını ben vereyim: CHP’liler yasa çıkarken, televizyon kanallarında Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un konuşmasının “tatmin edici olmadığını” vurgulamakla meşguldüler. Akılları fikirleri, dört cepheden “asimetrik psikolojik harekât”ın hedefi olan Genelkurmay’a “Bir de biz vuralım, modaya uyup nasiplenelim” politikasındaydı. Ha, bir de harika (!) bir zamanlamayla “12 Eylül’cüleri yargılayalım” saflığını gösterdikten sonra teklifin üstüne atlayan AKP temsilcileriyle bu konuda görüşmeler yapmakla meşguldüler.
***
Bir kez dümen suyuna girmeyegörün. Artık uyursunuz. Dümende ya da Meclis’te olmanız fark etmez. Zaten uyanık olmanıza da gerek yoktur. Gideceğiniz yol, iz bellidir. Artık öndekinin sularında seyredersiniz.
Dedim ya, laikliği, Atatürkçülüğü, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yüksek perdeden savunmadı diye pohpohlanmak, CHP’nin çok hoşuna gitti. O kadar hoşuna gitti ki, ana muhalefet partisi olarak, ülkenin göz bebeği ordusunu savunmaktan bile çekinir hale geldi. O kadar çekinir hale geldi ki, kendileri ordu üzerinden siyaset yaptıkları, kendilerini orduya göre siyasi olarak konumlandırdıkları halde, CHP’ye “Ordunun arkasına saklanıp siyaset yapmayın” diyenler karşısında süklüm-püklüm oldu. O kadar süklüm-püklüm oldu ki, Meclis’te bir gece yarısı baskınıyla, askeri sivil yargıya sokan yasa çıkarılırken, uyuyakaldı.
Bütün bu olup bitenler, bana çocukluğumuzda oynadığımız bir oyunu hatırlatıyor. Alırsınız birini karşınıza, onun bakışlarınızı yönlendirirsiniz. Siz söylersiniz, o yapar:
Sağa bak!
Sola bak!
Aşağı bak!
Yukarı bak!
Bana bak!
Sonrasını hatırlamıyorum.
CHP 29 Mart seçimlerinde fazla “lailik vurgusu” yapmadı ya... Fazlaca “Atatürkçülük vurgusu” yapmadı ya... Fazlaca bu tutumunun kendine oy getirdiği yorumları yapıldı ya...
Anlaşılan CHP bu işe fazlaca inandı ve fazlaca havasına girdi.
Ve fazlaca AKP’nin dümen suyuna girdi.
Tam... Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, TSK aleyhine üretilen “kağıt parçası”nı yırtıp atar... TSK’ya karşı “asimetrik psikolojik harekât” yürütüldüğünden söz eder... “TSK içinde demokrasiye inanmayan kimseyi barındırmayız ama dedikodular üzerine ordu içinde cadı avı da yapmayız” der... “TSK’dan elinizi çekin!” diye tavır koyarken... CHP’lilerin gece yarısı, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının yolunu açan yasa değişikliğine onay vermesi, “dümen suyu”nun son ve en çarpıcı örneğidir.
“Onay” diyorum; çünkü “Bizim haberimiz yoktu... AKP’liler bizi kandırdı... İmla değişikliği dediler inandık... Biz uyum yasası sanıyorduk...” gibi gerekçeler onaydan başka anlama gelmez, hatta “gafletle karışık onay”dır ki, daha vahim bir durumu ifade eder.
***
CHP’li Hakkı Suha Okay, gece yarısı, uyku mahmurluğunda yedikleri çalımı anlatırken demiş ki: “Gerekçenin içinde Albay Dursun Çiçek’i yargılamak için böyle bir operasyon yapıyoruz demiyordu ki... AB uyum çerçevesinde bir değişiklik yapıldığını görüyorsunuz.”
Özrü kabahatinden büyük bir gaflet arıyorsanız, bu ifadeyi tekrar tekrar okuyun.
Çaresizliğin ne demek olduğunu anlamak için de Okay’ın şu sözünü tekrar tekrar okuyun:
“Bakarsınız Cumhurbaşkanı onaylamaz, onun tavrına bakarız, ondan sonra Anayasa Mahkemesi sürecini değerlendiririz.”
Dümen suyuna girmenin bir başka kanıtını arıyorsanız, o zaman da CHP’li Mustafa Özyürek’in şu sözünü okuyun:
“Bir kez daha anladık ki, su uyur AKP uyumaz.”
Başbakan Erdoğan, CHP’lilere dün sormuş: “Yasa çıkarken aklın neredeydi kardeşim?” Cevabını ben vereyim: CHP’liler yasa çıkarken, televizyon kanallarında Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un konuşmasının “tatmin edici olmadığını” vurgulamakla meşguldüler. Akılları fikirleri, dört cepheden “asimetrik psikolojik harekât”ın hedefi olan Genelkurmay’a “Bir de biz vuralım, modaya uyup nasiplenelim” politikasındaydı. Ha, bir de harika (!) bir zamanlamayla “12 Eylül’cüleri yargılayalım” saflığını gösterdikten sonra teklifin üstüne atlayan AKP temsilcileriyle bu konuda görüşmeler yapmakla meşguldüler.
***
Bir kez dümen suyuna girmeyegörün. Artık uyursunuz. Dümende ya da Meclis’te olmanız fark etmez. Zaten uyanık olmanıza da gerek yoktur. Gideceğiniz yol, iz bellidir. Artık öndekinin sularında seyredersiniz.
Dedim ya, laikliği, Atatürkçülüğü, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yüksek perdeden savunmadı diye pohpohlanmak, CHP’nin çok hoşuna gitti. O kadar hoşuna gitti ki, ana muhalefet partisi olarak, ülkenin göz bebeği ordusunu savunmaktan bile çekinir hale geldi. O kadar çekinir hale geldi ki, kendileri ordu üzerinden siyaset yaptıkları, kendilerini orduya göre siyasi olarak konumlandırdıkları halde, CHP’ye “Ordunun arkasına saklanıp siyaset yapmayın” diyenler karşısında süklüm-püklüm oldu. O kadar süklüm-püklüm oldu ki, Meclis’te bir gece yarısı baskınıyla, askeri sivil yargıya sokan yasa çıkarılırken, uyuyakaldı.
Bütün bu olup bitenler, bana çocukluğumuzda oynadığımız bir oyunu hatırlatıyor. Alırsınız birini karşınıza, onun bakışlarınızı yönlendirirsiniz. Siz söylersiniz, o yapar:
Sağa bak!
Sola bak!
Aşağı bak!
Yukarı bak!
Bana bak!
Sonrasını hatırlamıyorum.
Yorum