Kürt gardaşımla sohbet
HASAN CELAL
GÜZEL
Sevgili okuyucular, önceki hafta pazar günkü yazım çok beğenildi. ‘Benim Kürtlerim’, Türkiye’nin dört bir yanından arayarak tebrik ve teşekkür ettiler.
Bu hafta da, daha önce bir Nevruz gününde yazdığım 21.03.2006 tarihli aynı mahiyetteki yazımı tekrar yayınlıyorum.
***
“Nevruz Bayramın mübarek ola gardaşım.
Bu güzel bayramı asırlardır birlikte kutluyoruz. Orta Asya’dan, İran’a, Azerbaycan’a ve Anadolu’ya kadar uzanan büyük coğrafyada Nevruz, yılbaşı ve baharın başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Ünlü Ergenekon Destanı’nda, demirden dağ eritilerek Türkler nasıl ortaya çıkıp dünyaya yayılmışlarsa; Kürtleri Dahhak’ın zulmünden kurtaran Isfahan’lı ‘Demirci Kawa Efsanesi’ de Kürtler’in bir Ergenekonu gibidir.
Gardaşım, aslında biz aynı milletin, aynı kültürün, aynı tarihin çocuklarıyız. Sakın, seni ‘Türk’ göstermeye çalıştığımı ve Nevruz’u elinden almaya kalktığımı sanmayasın.
Kendini nasıl bilirsen bil, sana saygım var. Çünkü seninle bin yıldır aynı ‘nan’ı bölüp
yiyiyor, aynı hazin türküleri yakıyoruz.
Seninle hep aynı kıbleye yüz sürüyoruz.
Efsanelerden ilkbahar geleneklerine, inançlardan namus anlayışına kadar, aslında aynı milletin evlâtları olduğumuz açıkça ortada. Aramızda sadece dil farkı var. Artık sen kendini istediğin gibi adlandır benim için farketmez; çünkü sen benim öz gardaşımsın...
***
Gardaşım, sen imanlı insansın; Allah aşkına elini vicdanına koy da düşün; Nevruz gibi Kürdüyle, Türküyle hepimizin bayram gününde, siyasî maksatlarla gösteriler yapılmasını,
hele bu gösterilerin terör eylemlerine dönüştürülmesini ve halkımızın bölünmesi için istismar edilmesini doğru buluyor musun? Her türlü kutlamaların başım üstüne... Gel beraber halay çekelim, ‘lorke’ söyleyelim, zılgıtlar atalım; ateşler yakıp üstünden birlikte atlayalım. Lâkin bu öfke, bu kin, bu düşmanlık niye?
Bir derdin varsa söyle, birlikte derman arayalım. Kim gözünün üstünde kaşın var
derse, bil ki önce ben karşısına dikilirim. Dinine, diline, örfüne, âdetine karışan olursa, cevabını beraber verelim. Yalnız senden bir dileğim var: Seni kullanarak milletimizi, vatanımızı, devletimizi bölüp parçalamak isteyenlere âlet olma ne olur... Eli kanlı, çocuk katili teröristlerden sana hiç hayır gelir mi?!..
***
Bugün Nevruz kutlamaları, ne yazık ki bölücü-ırkçı PKK’cılar ve onların siyasetçileri tarafından çatışma ve kavga fırsatı olarak kullanılıyor. Batı’lı çıkar çevreleri, yakın tarihimizde olduğu gibi, bizi bölüp parçalamak; seni de kendi menfaatleri için kullanmak istiyorlar. Onlara karşı Selahaddini Eyyubî’lerin, Şerefhan’ların, İdrîs-i Bitlisî’lerin basiretiyle davranmalıyız. Hamidiye Alayları’yla nasıl vatanımıza saldıranlara karşı birlikte mücadele etmişsek; şimdi de aynı saldırılara birlikte karşı koymalıyız.
Hiç düşündün mü gardaşım, bütün bu terör olaylarından, tahriklerden, halkımızı isyana teşviklerden hayırlı bir netice alınabilir mi? Bu rezillik böyle devam ederse, 12 Eylül’de olanlar gene tekrarlanır. Sıkıntısını da hep beraber çekeriz. Bazı çevrelerin istediği gibi, demokratik rejime müdahale edilir; insan hakları ve hürriyetleri askıya alınır; Türkiye yıllarca
geriye gider; böyle olmasını ister misin.
Birtakım dış odaklı bölücüler, sana ayrı
bir devletten bahsederlerse sakın inanma. Türkiye, bir avuç toprağını kimseye verir mi? Bu millet, vatanının parçalanmasına göz yumar mı? Değil Avrupa, Amerika, dünyanın tamamı bir araya gelse, buna güçleri yeter mi?
***
Canım gardaşım onlara de ki, “Biz bu vatanın, bu milletin bir parçasıyız. Bu bayrak altında, bu devletin vatandaşı olarak yaşamaya devam edeceğiz. Bizi rahat bırakın,
huzurumuzu bozmayın!..”
Gardaşım şunu hiç aklından çıkarma. Onlar seni kullanmak istiyorlar. Biz seni seviyoruz. Çünkü sen bizim dünya âhiret gardaşımızsın.”
HASAN CELAL
GÜZEL
Sevgili okuyucular, önceki hafta pazar günkü yazım çok beğenildi. ‘Benim Kürtlerim’, Türkiye’nin dört bir yanından arayarak tebrik ve teşekkür ettiler.
Bu hafta da, daha önce bir Nevruz gününde yazdığım 21.03.2006 tarihli aynı mahiyetteki yazımı tekrar yayınlıyorum.
***
“Nevruz Bayramın mübarek ola gardaşım.
Bu güzel bayramı asırlardır birlikte kutluyoruz. Orta Asya’dan, İran’a, Azerbaycan’a ve Anadolu’ya kadar uzanan büyük coğrafyada Nevruz, yılbaşı ve baharın başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Ünlü Ergenekon Destanı’nda, demirden dağ eritilerek Türkler nasıl ortaya çıkıp dünyaya yayılmışlarsa; Kürtleri Dahhak’ın zulmünden kurtaran Isfahan’lı ‘Demirci Kawa Efsanesi’ de Kürtler’in bir Ergenekonu gibidir.
Gardaşım, aslında biz aynı milletin, aynı kültürün, aynı tarihin çocuklarıyız. Sakın, seni ‘Türk’ göstermeye çalıştığımı ve Nevruz’u elinden almaya kalktığımı sanmayasın.
Kendini nasıl bilirsen bil, sana saygım var. Çünkü seninle bin yıldır aynı ‘nan’ı bölüp
yiyiyor, aynı hazin türküleri yakıyoruz.
Seninle hep aynı kıbleye yüz sürüyoruz.
Efsanelerden ilkbahar geleneklerine, inançlardan namus anlayışına kadar, aslında aynı milletin evlâtları olduğumuz açıkça ortada. Aramızda sadece dil farkı var. Artık sen kendini istediğin gibi adlandır benim için farketmez; çünkü sen benim öz gardaşımsın...
***
Gardaşım, sen imanlı insansın; Allah aşkına elini vicdanına koy da düşün; Nevruz gibi Kürdüyle, Türküyle hepimizin bayram gününde, siyasî maksatlarla gösteriler yapılmasını,
hele bu gösterilerin terör eylemlerine dönüştürülmesini ve halkımızın bölünmesi için istismar edilmesini doğru buluyor musun? Her türlü kutlamaların başım üstüne... Gel beraber halay çekelim, ‘lorke’ söyleyelim, zılgıtlar atalım; ateşler yakıp üstünden birlikte atlayalım. Lâkin bu öfke, bu kin, bu düşmanlık niye?
Bir derdin varsa söyle, birlikte derman arayalım. Kim gözünün üstünde kaşın var
derse, bil ki önce ben karşısına dikilirim. Dinine, diline, örfüne, âdetine karışan olursa, cevabını beraber verelim. Yalnız senden bir dileğim var: Seni kullanarak milletimizi, vatanımızı, devletimizi bölüp parçalamak isteyenlere âlet olma ne olur... Eli kanlı, çocuk katili teröristlerden sana hiç hayır gelir mi?!..
***
Bugün Nevruz kutlamaları, ne yazık ki bölücü-ırkçı PKK’cılar ve onların siyasetçileri tarafından çatışma ve kavga fırsatı olarak kullanılıyor. Batı’lı çıkar çevreleri, yakın tarihimizde olduğu gibi, bizi bölüp parçalamak; seni de kendi menfaatleri için kullanmak istiyorlar. Onlara karşı Selahaddini Eyyubî’lerin, Şerefhan’ların, İdrîs-i Bitlisî’lerin basiretiyle davranmalıyız. Hamidiye Alayları’yla nasıl vatanımıza saldıranlara karşı birlikte mücadele etmişsek; şimdi de aynı saldırılara birlikte karşı koymalıyız.
Hiç düşündün mü gardaşım, bütün bu terör olaylarından, tahriklerden, halkımızı isyana teşviklerden hayırlı bir netice alınabilir mi? Bu rezillik böyle devam ederse, 12 Eylül’de olanlar gene tekrarlanır. Sıkıntısını da hep beraber çekeriz. Bazı çevrelerin istediği gibi, demokratik rejime müdahale edilir; insan hakları ve hürriyetleri askıya alınır; Türkiye yıllarca
geriye gider; böyle olmasını ister misin.
Birtakım dış odaklı bölücüler, sana ayrı
bir devletten bahsederlerse sakın inanma. Türkiye, bir avuç toprağını kimseye verir mi? Bu millet, vatanının parçalanmasına göz yumar mı? Değil Avrupa, Amerika, dünyanın tamamı bir araya gelse, buna güçleri yeter mi?
***
Canım gardaşım onlara de ki, “Biz bu vatanın, bu milletin bir parçasıyız. Bu bayrak altında, bu devletin vatandaşı olarak yaşamaya devam edeceğiz. Bizi rahat bırakın,
huzurumuzu bozmayın!..”
Gardaşım şunu hiç aklından çıkarma. Onlar seni kullanmak istiyorlar. Biz seni seviyoruz. Çünkü sen bizim dünya âhiret gardaşımızsın.”