Türkiye-İsrail krizine farklı bakış. El Kuds Genel Yayın Yönetmeni Atwan, öyle şeyler yazdı ki... Bu yazı okunmalı...
Gazze'yi bombalayan İsrail uçaklarını Türkiye'de Konya'da yapılacak tatbikata istemesi üzerine çıkan kriz Ortadoğu'da yankı uyandırdı.
Londra'da yayın El Kuds El Arabi gazetesi Genel Yayın yönetmeni Abdulbari Atwan'ın yazısı, Ortadoğu'da İsrail'e boyun eğmiş Arap ülkelerinin hislerine tercüman oldu.
Atwan, İran'a karşı İsrail ile bir olan Arap yöneticilere öfke kustu. Erdoğan'ın Davos'taki çıkışını hatırlatarak "Hiçbir Arap liderinin bir benzerini gösteremediği bu türden erkekçe tutumlar" ifadesini kullandı
Anadolu Kartalı Tatbikatı’na İsrail uçaklarıın gelmesini Türkiye istemememsi ile iki ülke arasında yaşanan son krizi ve sonrasını El Kuds El Arabi gazetesi Genel Yayın yönetmeni Abdulbari Atwan değerlendirdi.
Türk hükümetinin Ankara’nın ev sahipliğini yapacağı, İsrail ve Amerikan uçaklarının katılması kararlaştırılan hava tatbikatlarını iptal etmesi, şu iki temel açıdan ele alınmalı. İlki bu yılın başlarında Gazze şeridine yönelik vahşi İsrail savaşına ve Mescidi Aksa avlusunda kışkırtıcı İsrail baskınlarına karşı oluşan öfkeli Türk tutumu. İkincisi ise, İran’ın nükleer programını imha etmek için hava operasyonuna hazırlık için boğucu ekonomik yaptırımlar dayatmak amacıyla artan Amerikan-İsrail hazırlıkları...
Türkiye Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan şahsi olarak attığı bu adımla, işgal altındaki Filistin’de Arap ve İslam haklarını destekleyen tutumlarına bir yenisini ekliyor.
Gazze’deki İsrail katliamlarını güçlü şekilde protesto eden ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’in katliamlar etrafındaki yalanlarına tepki olarak Davos formu oturumundan çekilen Türk lider, bombaları ve füzeleriyle Gazze çocuklarının bedenlerini parçalayan aynı İsrail savaş uçaklarının Osmanlı imparatorluğunun semalarında uçmasını ve savaş suçları işlemekle suçlanan pilotlarının Türk meslektaşlarıyla karşılaşmasını istemiyor.
TÜRKİYE DOÐUSUNA DÖNÜYOR
Erdoğan aynı zamanda, ‘İsrail ve ABD’ye, hem Türkiye’nin büyük hızla değiştiğini hem de Kemal Atatürk’ün aldatıcı Avrupa kimliği arasında nefes nefese kalarak uzaklaştığı doğal bölgesi olan Arap-İslami dünyasına yöneldiği’ne yönelik güçlü çifte bir mesaj veriyor.
Bu adam askeri darbeyle ülkesindeki yönetimi gasp etmedi veya İslam dünyası ve özellikle de Arap dünyasındaki akranlarının çoğunluğu gibi iktidardaki varlığını Amerikan mali veya askeri desteğine borçlu değil. İktidara nezih parlamento seçimlerindeki oy sandıkları kanalıyla geldi, daima anayasa ve hukukla hükmetti. Kendisini ve hükümetini, bölgesel güç inşasına, İslami duygularına yönelik devam eden İsrail kışkırtmaları ile ülkesinin yüzüne AB kapılarını kapatan Avrupa ırkçılığı yüzünden daralan kamuoyuna hizmet etmeye adadı. Oysa Avrupa yakın geçmişe kadar düşman sosyalist Varşova paktı içinde yer alan ülkelerin günahlarını affetti.
İktidar partisi AKP, örnek alınacak bir model haline gelen ekonomik bir deneyim sundu. Zira 2008 değerlendirmelerine göre yıllık 900 milyar dolara varan gayri safi milli hasılat Türkiye’yi bir petrol ülkesi olmamasına rağmen dünya standartlarında ekonomik olarak 17’inci sırayı almasını sağladı. Türkiye’nin ihracat hacmi-sanayi ve tarım- 140 milyar dolara varıyor. Bu bağlamda ihracat hacminde dünya standartlarında 32’inci sırayı işgal ediyor.
ERDOÐAN’IN ÇIKIŞI EKONOMİK BAŞARILARDAN GÜÇ ALIYOR
Bu güçlü kazanımlar Erdoğan’ı İsrail Başbakanı Ehud Olmert ve Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’ye, Gazze Savaşı sırasında kendisinin Osmanlı torunu olduğu ve güçlerinin Gazze’de yaptıklarının insanlık tarihinde sessiz kalınamaz kara bir leke olduğu sözüyle seslenmeye sevk etti. Erdoğan ayrıca İsrail’in Gazze’deki katliamların kurbanı çocuk, kadın ve mazlumların kanında boğulacağını sözlerine ekledi.
Hiçbir Arap liderinin bir benzerini gösteremediği bu türden erkekçe tutumlar on binlerce Türk’ü, Davos’ta Perez’in yüzüne ‘siz çocuk öldürmeyi iyi bilirsiniz’ demekte tereddüt etmeyen liderlerini karşılamak için İstanbul havaalanına akın ettirdi.
Türkiye’nin İsrail’le özellikle askeri alanlarda ilişkileri, daimi olarak Erdoğan’ın düşmanlarının Filistin’deki Arap haklarını destekleyen tutumu konusunda şüphe oluşturmak için kullandığı siyah bir notaydı. Erdoğan’ın İsrail uçaklarının Türk toprakları üzerinde yıllık askeri tatbikatlara Amerikan ve Türk meslektaşlarıyla yan yana katılmasına izin vermemesi, bütün şüphecilere yanıttır ve laik yapıya sahip önceki Türk hükümetleri zamanında kurulan bu tür ilişkilere pratik sınırlamalar getirmektir.
TAKTİK DEÐİL STRATEJİ
Bu adımın taktiksel şov bir adım çerçevesinde değil, bir strateji çerçevesinde gelmesi dikkat çekiyor. Erdoğan hükümeti Suriye ve İran’la sağlam ilişkiler kurdu. Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail hükümetinin Gazze ziyaretine, İsrail savaşlarının suçlarını yakından görüp, Hamas liderleriyle buluşmasına izin vermeyi reddetmesi nedeniyle İsrail ziyaretini iptal etti.
Türkiye İsrail’e açık bir dille, komşusu İran’a yönelik bir savaşı kabul etmeyeceğini ve başlayacak askeri eğitimler sırasında İsrail uçaklarına İran-Türkiye sınırları yakınında uçma izni vermeyeceğini ifade etmek istiyor. Bu hafta Tahran’ı ziyaret edecek olan Sayın Erdoğan, Türkiye’nin yakın gelecekte İran’a öngörülen ekonomik ablukaya katılamayacağına dair güvenceleri beraberinde götürecek.
İRAN’A KARŞI ARAPLAR VE İSRAİLLER YAN YANA
Bu hayranlık uyandıran Türk tutumlarının, bütün platformlardaki Araplar’ın ‘ölüm hali’ ve İran’a karşı ılımlı ülkeler denen Arap-İsrail ekseninin belirmesinin gölgesinde gerçekleşmesi acı verici. İran nükleer tesislerini yıkmak için savaş davulları çalan Benjamin Netanyahu, bu tesislere yönelik endişesinde İsrail’le buluşan ‘ılımlı’ Arap ülkeleriyle ortak zeminden açıkça konuşuyor.
Daha da acı veren nokta ise bu onurlu Türk tutumlarının, Ramallah’taki Filistin yönetiminin uluslararası insan hakları konseyinin Cenevre’deki son dönem toplantısında, Siyonist Yahudi Yargıç Richard Goldstone’nin İsrail’i Gazze’ye yönelik saldırıları sırasında insanlığa karşı savaş suçları işlemekle suçlayan raporunun oylanması karar tasarısını çekmesiyle aynı zamana denk gelmesi.
ERDOÐAN ARAPLAR’IN GÖNLÜNDE
Halklar saygınlıklarını koruyan, özgürlük, ekonomik, siyasi ve askeri kalkınma isteklerini gerçekleştiren yönetimleri destekler ve zulmün karşısında durur. Türk halkının çoğunluğunun hali hazırdaki yönetimin arkasında kenetlenmesi ve demokratik kanallarla iktidarın zirvesindeki varlıklarının güçlenmesi, bununla açıklanabilir. Keza Sayın Erdoğan’ın İsrail’e söyleyeceğini ifade etmek, kendilerinin Arap ve Müslüman olduğunu iddia edenlerin yalnız bıraktığı işgal edilmiş zayıflara ve zulme uğramışlara destek olmak için yeterli cesarete sahip olması sebebiyle milyonlarca Arap ve Müslüman’ın gönlünde en belirgin ve hatta tek yer işgal etmesi de böyle açıklanır.
‘TÜRK-İSRAİL İŞBİRLİÐİ BİTMİŞTİR’
Gazze çocuklarının üzerine fosfor bombaları atan İsrail uçakları bugünden sonra Müslüman Türkiye’nin semalarında uçamayacak ve Türk-İsrail askeri işbirliği sayfası ilelebet dürülmüş olacak.
İSRAİL’E DESTEK AZALIYOR
İsrail nefret ediliyor. İğrenç ırkçı ve kanlı yüzünü gizleyen, aldatıcı ‘uygarlık maskesini’nin Gazze’deki çocuk ve kadın şehitler tarafından parçalaması sonrası etrafından uluslararası destek hızla azalıyor. Bu şehitlerin laneti, Kana, Sabra ve Şatilla çocuklarının ve bütün diğer kurbanların laneti, İsrailli savaş suçlularının ilelebet izini sürecektir.
Londra’da Arapça yayımlanan El Kuds El Arabi gazetesi
Genel Yayın yönetmeni Abdulbari Atwan
Gazze'yi bombalayan İsrail uçaklarını Türkiye'de Konya'da yapılacak tatbikata istemesi üzerine çıkan kriz Ortadoğu'da yankı uyandırdı.
Londra'da yayın El Kuds El Arabi gazetesi Genel Yayın yönetmeni Abdulbari Atwan'ın yazısı, Ortadoğu'da İsrail'e boyun eğmiş Arap ülkelerinin hislerine tercüman oldu.
Atwan, İran'a karşı İsrail ile bir olan Arap yöneticilere öfke kustu. Erdoğan'ın Davos'taki çıkışını hatırlatarak "Hiçbir Arap liderinin bir benzerini gösteremediği bu türden erkekçe tutumlar" ifadesini kullandı
Anadolu Kartalı Tatbikatı’na İsrail uçaklarıın gelmesini Türkiye istemememsi ile iki ülke arasında yaşanan son krizi ve sonrasını El Kuds El Arabi gazetesi Genel Yayın yönetmeni Abdulbari Atwan değerlendirdi.
Türk hükümetinin Ankara’nın ev sahipliğini yapacağı, İsrail ve Amerikan uçaklarının katılması kararlaştırılan hava tatbikatlarını iptal etmesi, şu iki temel açıdan ele alınmalı. İlki bu yılın başlarında Gazze şeridine yönelik vahşi İsrail savaşına ve Mescidi Aksa avlusunda kışkırtıcı İsrail baskınlarına karşı oluşan öfkeli Türk tutumu. İkincisi ise, İran’ın nükleer programını imha etmek için hava operasyonuna hazırlık için boğucu ekonomik yaptırımlar dayatmak amacıyla artan Amerikan-İsrail hazırlıkları...
Türkiye Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan şahsi olarak attığı bu adımla, işgal altındaki Filistin’de Arap ve İslam haklarını destekleyen tutumlarına bir yenisini ekliyor.
Gazze’deki İsrail katliamlarını güçlü şekilde protesto eden ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’in katliamlar etrafındaki yalanlarına tepki olarak Davos formu oturumundan çekilen Türk lider, bombaları ve füzeleriyle Gazze çocuklarının bedenlerini parçalayan aynı İsrail savaş uçaklarının Osmanlı imparatorluğunun semalarında uçmasını ve savaş suçları işlemekle suçlanan pilotlarının Türk meslektaşlarıyla karşılaşmasını istemiyor.
TÜRKİYE DOÐUSUNA DÖNÜYOR
Erdoğan aynı zamanda, ‘İsrail ve ABD’ye, hem Türkiye’nin büyük hızla değiştiğini hem de Kemal Atatürk’ün aldatıcı Avrupa kimliği arasında nefes nefese kalarak uzaklaştığı doğal bölgesi olan Arap-İslami dünyasına yöneldiği’ne yönelik güçlü çifte bir mesaj veriyor.
Bu adam askeri darbeyle ülkesindeki yönetimi gasp etmedi veya İslam dünyası ve özellikle de Arap dünyasındaki akranlarının çoğunluğu gibi iktidardaki varlığını Amerikan mali veya askeri desteğine borçlu değil. İktidara nezih parlamento seçimlerindeki oy sandıkları kanalıyla geldi, daima anayasa ve hukukla hükmetti. Kendisini ve hükümetini, bölgesel güç inşasına, İslami duygularına yönelik devam eden İsrail kışkırtmaları ile ülkesinin yüzüne AB kapılarını kapatan Avrupa ırkçılığı yüzünden daralan kamuoyuna hizmet etmeye adadı. Oysa Avrupa yakın geçmişe kadar düşman sosyalist Varşova paktı içinde yer alan ülkelerin günahlarını affetti.
İktidar partisi AKP, örnek alınacak bir model haline gelen ekonomik bir deneyim sundu. Zira 2008 değerlendirmelerine göre yıllık 900 milyar dolara varan gayri safi milli hasılat Türkiye’yi bir petrol ülkesi olmamasına rağmen dünya standartlarında ekonomik olarak 17’inci sırayı almasını sağladı. Türkiye’nin ihracat hacmi-sanayi ve tarım- 140 milyar dolara varıyor. Bu bağlamda ihracat hacminde dünya standartlarında 32’inci sırayı işgal ediyor.
ERDOÐAN’IN ÇIKIŞI EKONOMİK BAŞARILARDAN GÜÇ ALIYOR
Bu güçlü kazanımlar Erdoğan’ı İsrail Başbakanı Ehud Olmert ve Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’ye, Gazze Savaşı sırasında kendisinin Osmanlı torunu olduğu ve güçlerinin Gazze’de yaptıklarının insanlık tarihinde sessiz kalınamaz kara bir leke olduğu sözüyle seslenmeye sevk etti. Erdoğan ayrıca İsrail’in Gazze’deki katliamların kurbanı çocuk, kadın ve mazlumların kanında boğulacağını sözlerine ekledi.
Hiçbir Arap liderinin bir benzerini gösteremediği bu türden erkekçe tutumlar on binlerce Türk’ü, Davos’ta Perez’in yüzüne ‘siz çocuk öldürmeyi iyi bilirsiniz’ demekte tereddüt etmeyen liderlerini karşılamak için İstanbul havaalanına akın ettirdi.
Türkiye’nin İsrail’le özellikle askeri alanlarda ilişkileri, daimi olarak Erdoğan’ın düşmanlarının Filistin’deki Arap haklarını destekleyen tutumu konusunda şüphe oluşturmak için kullandığı siyah bir notaydı. Erdoğan’ın İsrail uçaklarının Türk toprakları üzerinde yıllık askeri tatbikatlara Amerikan ve Türk meslektaşlarıyla yan yana katılmasına izin vermemesi, bütün şüphecilere yanıttır ve laik yapıya sahip önceki Türk hükümetleri zamanında kurulan bu tür ilişkilere pratik sınırlamalar getirmektir.
TAKTİK DEÐİL STRATEJİ
Bu adımın taktiksel şov bir adım çerçevesinde değil, bir strateji çerçevesinde gelmesi dikkat çekiyor. Erdoğan hükümeti Suriye ve İran’la sağlam ilişkiler kurdu. Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail hükümetinin Gazze ziyaretine, İsrail savaşlarının suçlarını yakından görüp, Hamas liderleriyle buluşmasına izin vermeyi reddetmesi nedeniyle İsrail ziyaretini iptal etti.
Türkiye İsrail’e açık bir dille, komşusu İran’a yönelik bir savaşı kabul etmeyeceğini ve başlayacak askeri eğitimler sırasında İsrail uçaklarına İran-Türkiye sınırları yakınında uçma izni vermeyeceğini ifade etmek istiyor. Bu hafta Tahran’ı ziyaret edecek olan Sayın Erdoğan, Türkiye’nin yakın gelecekte İran’a öngörülen ekonomik ablukaya katılamayacağına dair güvenceleri beraberinde götürecek.
İRAN’A KARŞI ARAPLAR VE İSRAİLLER YAN YANA
Bu hayranlık uyandıran Türk tutumlarının, bütün platformlardaki Araplar’ın ‘ölüm hali’ ve İran’a karşı ılımlı ülkeler denen Arap-İsrail ekseninin belirmesinin gölgesinde gerçekleşmesi acı verici. İran nükleer tesislerini yıkmak için savaş davulları çalan Benjamin Netanyahu, bu tesislere yönelik endişesinde İsrail’le buluşan ‘ılımlı’ Arap ülkeleriyle ortak zeminden açıkça konuşuyor.
Daha da acı veren nokta ise bu onurlu Türk tutumlarının, Ramallah’taki Filistin yönetiminin uluslararası insan hakları konseyinin Cenevre’deki son dönem toplantısında, Siyonist Yahudi Yargıç Richard Goldstone’nin İsrail’i Gazze’ye yönelik saldırıları sırasında insanlığa karşı savaş suçları işlemekle suçlayan raporunun oylanması karar tasarısını çekmesiyle aynı zamana denk gelmesi.
ERDOÐAN ARAPLAR’IN GÖNLÜNDE
Halklar saygınlıklarını koruyan, özgürlük, ekonomik, siyasi ve askeri kalkınma isteklerini gerçekleştiren yönetimleri destekler ve zulmün karşısında durur. Türk halkının çoğunluğunun hali hazırdaki yönetimin arkasında kenetlenmesi ve demokratik kanallarla iktidarın zirvesindeki varlıklarının güçlenmesi, bununla açıklanabilir. Keza Sayın Erdoğan’ın İsrail’e söyleyeceğini ifade etmek, kendilerinin Arap ve Müslüman olduğunu iddia edenlerin yalnız bıraktığı işgal edilmiş zayıflara ve zulme uğramışlara destek olmak için yeterli cesarete sahip olması sebebiyle milyonlarca Arap ve Müslüman’ın gönlünde en belirgin ve hatta tek yer işgal etmesi de böyle açıklanır.
‘TÜRK-İSRAİL İŞBİRLİÐİ BİTMİŞTİR’
Gazze çocuklarının üzerine fosfor bombaları atan İsrail uçakları bugünden sonra Müslüman Türkiye’nin semalarında uçamayacak ve Türk-İsrail askeri işbirliği sayfası ilelebet dürülmüş olacak.
İSRAİL’E DESTEK AZALIYOR
İsrail nefret ediliyor. İğrenç ırkçı ve kanlı yüzünü gizleyen, aldatıcı ‘uygarlık maskesini’nin Gazze’deki çocuk ve kadın şehitler tarafından parçalaması sonrası etrafından uluslararası destek hızla azalıyor. Bu şehitlerin laneti, Kana, Sabra ve Şatilla çocuklarının ve bütün diğer kurbanların laneti, İsrailli savaş suçlularının ilelebet izini sürecektir.
Londra’da Arapça yayımlanan El Kuds El Arabi gazetesi
Genel Yayın yönetmeni Abdulbari Atwan
Yorum