NİŞANTAŞI “cafe”lerinden birinin kaldırımdaki masada oturanlardan biri, o sırada önlerinden geçen güzel bir kadını göstermiş:
“İşte, İstanbul’un ekonomiden en iyi anlayan kadını!”
Merak etmişler:
“Niye, ne özelliği var?”
“Taksitle giyinir, peşin parayla soyunur.”
* * *
BAZEN politikacılar birbirlerine girerler:
“Alçak!”
“Namussuz!”
“Şerefsiz!”
Küfrün bini bir para...
Fıkra bu ya!
Dünya savaşında, bir Alman asker ile bir Fransız asker tartışıyorlarmış...
Alman kızmış:
“Sizin askerler para için dövüşür, bizim askerler ise şeref için!”
Fransız gülmüş:
“Öyledir, herkes kendisinde olmayan şey için savaşır!”
* * *
SINIFTA anket yapmışlar, “Kim, ileride ne olmak istiyor?” diye...
Çoğunluk politikacı olmak istiyormuş...
Öğretmen sesini çıkarmayan bir çocuğa sormuş:
“Oğlum, sen ne olmak istiyorsun?”
Çocuk boynunu bükmüş:
“Dedem, sen adam ol, diyor!”
* * *
POSTACI bahçe kapısından içeri girince, köpek havlayarak üzerine saldırmış, bahçıvan müdahale etmiş:
“Korkma, bir şey yapmaz!”
“Ne biliyorsun?”
“Havlayan köpek ısırmaz, diye atasözü vardır!”
Postacı kızmış:
“Ya köpek bu atasözünü bilmiyorsa!”
* * *
ÜÇ türlü dost varmış:
Biri yiyecek gibiymiş, siz onu her gün ararsınız.
İkinci çeşit dost, ilaç gibidir, siz onu gerekirse ararsınız.
Bir de “hastalık” gibi dostlar vardır, o sizi arar bulur.
* * *
İMAM, cuma günü yorgun argın eve gelmiş, hem hutbe hem namaz, yorulmuş...
Karısı sormuş:
“Hocaefendi, bugün cemaate ne dedin?”
“Zenginlerin yoksullara yardım etmesi dinimizin icabıdır, dedim.”
“Bari dinleyen oldu mu?”
“Ehhh, yarı yarıya, sadece yoksullar!”
“İşte, İstanbul’un ekonomiden en iyi anlayan kadını!”
Merak etmişler:
“Niye, ne özelliği var?”
“Taksitle giyinir, peşin parayla soyunur.”
* * *
BAZEN politikacılar birbirlerine girerler:
“Alçak!”
“Namussuz!”
“Şerefsiz!”
Küfrün bini bir para...
Fıkra bu ya!
Dünya savaşında, bir Alman asker ile bir Fransız asker tartışıyorlarmış...
Alman kızmış:
“Sizin askerler para için dövüşür, bizim askerler ise şeref için!”
Fransız gülmüş:
“Öyledir, herkes kendisinde olmayan şey için savaşır!”
* * *
SINIFTA anket yapmışlar, “Kim, ileride ne olmak istiyor?” diye...
Çoğunluk politikacı olmak istiyormuş...
Öğretmen sesini çıkarmayan bir çocuğa sormuş:
“Oğlum, sen ne olmak istiyorsun?”
Çocuk boynunu bükmüş:
“Dedem, sen adam ol, diyor!”
* * *
POSTACI bahçe kapısından içeri girince, köpek havlayarak üzerine saldırmış, bahçıvan müdahale etmiş:
“Korkma, bir şey yapmaz!”
“Ne biliyorsun?”
“Havlayan köpek ısırmaz, diye atasözü vardır!”
Postacı kızmış:
“Ya köpek bu atasözünü bilmiyorsa!”
* * *
ÜÇ türlü dost varmış:
Biri yiyecek gibiymiş, siz onu her gün ararsınız.
İkinci çeşit dost, ilaç gibidir, siz onu gerekirse ararsınız.
Bir de “hastalık” gibi dostlar vardır, o sizi arar bulur.
* * *
İMAM, cuma günü yorgun argın eve gelmiş, hem hutbe hem namaz, yorulmuş...
Karısı sormuş:
“Hocaefendi, bugün cemaate ne dedin?”
“Zenginlerin yoksullara yardım etmesi dinimizin icabıdır, dedim.”
“Bari dinleyen oldu mu?”
“Ehhh, yarı yarıya, sadece yoksullar!”