Amerikalıyı öldürmeyen markette ilaç kimi öldürür?

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • ali_ekber
    Member
    • 15-11-2004
    • 2525

    Amerikalıyı öldürmeyen markette ilaç kimi öldürür?

    Hükümet, eczacıların giriştiği başkaldırıya rest çekti ve ABD'de olduğu gibi bizde de marketlerde ilaç satışına başlanabileceğini gündeme getirdi. Ünal Tanık, restleşmenin perde arkasını ve mesleki tutuculuğu yazdı.
    1980’li yıllarda kendi kendime bir söz vermiştim. “E-5’ten minibüsleri kim kaldırırsa, seçimde oyumu ona vereceğim” diye.

    Aslında bu, meslek kuruluşlarına olan kişisel direnişimin bir ifadesi idi. Hayatım boyunca, tutuculuğun her türlüsüne karşı geldim. Mesleki taassup da bu tutuculuğun en çok ortaya çıktığı alanlardan birisi.

    Birine her türlü söz söylenir, hakaret edilir, aşağılanır, itilir kakılır kimsenin gıkı çıkmaz. Ama kazara o kişinin bir mesleki gruba mensup olduğu ortaya çıkmaya görsün. Gazeteci olduğu anlaşılsın, yahut doktor olduğu, ya da avukat, ya da taksici� Hiç fark etmez. (milletvekilleri hariç. Onlara herkes her türlü hakareti yapabilir.)

    Birden meslek kuruluşları ayaklanır, “Nasıl mensubumuz olan birine böyle bir şey reva görülebilir” diye. Sahip çıktıkları meslek mensubunun haklı ya da haksız olduğuna bakmazlar. Mantık net; “Bizden birisi ya� Gerisi hiç önemli değil.”

    Hiç kusura bakmayın.

    Bu mesleki şövenlikten başka bir şey değil. İlkel kabile yaklaşımından hiç farkı yok.

    Türkiye’de kardeşin kardeşe düşürüldüğü bir dönemde bir zamanlar, siyaset dünyasının mel’un bir siması “Bana sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz” diye kükremişti. Mesleki bağnazlık da o şahsın tavrından farkıl bir şey değil.

    ***

    Hem sanayici kesimi, hem ticaret erbabı, bir dönem zamların aylık periyotlarla yapıldığı dönemde sermayelerini oluşturdu. Zamlar o kadar garanti idi ki ticaret erbabı, nerede ise malı satmadığında daha çok kar ettiğini düşünür hale gelmeye başlamıştı.

    Artık o günler çok geride kaldı tabii. Benim de tanıdığım bir çok işadamı, enflasyonun şaha kalktığı günleri mumla aradığını çok iyi biliyorum.

    Yakın geçmişe kadar elbette ki eczaneler de bu cümleden idi. Öteki mallarda olduğu gibi ilaca da zam geldiğinde etiketin üzerine bir etiket daha yapıştırıp yeni fiyattan piyasaya sürüyorlardı.

    Yanlış yaptıklarını, ya da gayri meşru bir gelir elde ettiklerini kesinlikle söylemiyorum. Herkes, elindeki malı yeni fiyatıyla satarken onların yel değirmenlerine tek başına savaşmasını kimse onlardan bekleyemezdi.

    Türkiye, hâlâ iktidar olma uğruna 1991’de emeklilik yaşını 38’e indirerek bu ül***i ateşe atan malum muhterisin yaktığı yangını söndürmeye çalışıyor. Sosyal güvenlik açığı kar topu gibi giderek büyüyor. SGK açığı 50 milyar Lira’ya ulaştı.

    Hükümet bu Sosyal Güvenlik açığını kapatmak için çareler arıyor. Bu çarelerden birisi de devletin ilaca ödediği parayı azaltmak. 2002’de 4.5 milyar lira olan bu rakam, bugün 15 milyar liraya dayanmış durumda.

    İlaç firmaları ile uzun süreden beri yürütülen pazarlıklar sonunda bir noktaya gelindi ve daha ucuza alınması yolunda bir yol bulundu.

    Eczaneler bundan sonra ayağa kalktı. Fiyatlar yükselirken, yeni fiyatla ilaç satmakta beis görmeyen eczacılar sokağa döküldü.

    Mesleki bağnazlık var ya. İslamcısı da solcusu da, Kemalisti de demokratı da kolkola girdi. Hurraaa.

    “İlaç satmıyoruz” diyerek 4 Aralık’ta kepenk indirdiler. Açmak isteyeni uygun bir şekilde yola getirdiler.

    Ardından hükümet, “Ben de Türkiye Eczacılar Birliği’ni (TEB) devre dışı bırakıp eczanelerle teker teker sözleşme imzalarım” dedi. TEB aslanlar gibi yine öne atıldı. Menfaatlerine halel geleceğini düşünen eczacılar, bu kez “Biz bireysel anlaşma imzalamıyoruz” diye bakanlığa dilekçe yağdırdılar.

    Hükümet kendini hastalarına ilaç bulmakla yükümlü sayıyor ve yol arıyor. TEB’in arkasında kümelenen eczacılar ise çıkarları zedeleneceği vehmi ile “Önce benim menfaatim. Sen hastana nasıl ilaç buluyorsan bul” havalarında.
    ABD’de olduğu gibi marketlerde ilaç satışına geçilmesi gündeme getirildi.

    Geçtiğimiz yıl fahiş zam yaparak halkının kullanmasına engel olduğu doğalgaz için İran’a 500 milyon dolar ödeme beceriksizliğini gösteren hükümet, bu işte doğru yapıyor.

    Eczacılar kalkıp da mesleklerinin “kutsallığını” kamuoyuna satmaya kalkmasın. Hâlâ duvarda asılı olan diplomaları iş yapıyor. (Çok da haksızlık etmeyelim. Son yıllarda yapılan sıkı takip, bir miktar mesafe alınmasını sağladı.)

    Eczacılar, ilaç yapmayı bırakalı yıllar oldu. Son günlerde bol bol küfrettikleri ilaç firmalarının bayiliğini yapmaktan öte bir iş yaptıkları yok.

    Hiç korkmayın. Amerikalı’yı öldürmeyen markette ilaç satışı, Türk’ü hiç öldürmez.

    Ünal TANIK / Haber 7
  • ecelik
    Senior Member
    • 29-06-2004
    • 3902

    #2
    Konu: Amerikalıyı öldürmeyen markette ilaç kimi öldürür?

    Çok çok iyi olur artık eczacı ekmekçi ile aynı işi yapıyor biri ekmek satıyor diğeri ilaç ikisinin arasında zerre fark yok.Alsınlar eczacının elinden bu işi ekmek satan büfelere versinler eczacılarda yapması gereken işi yani ilaç üretimine katkılarını göstersinler, diplomalarının hakkını versinler yapamıyorlarsa o diplomaları uçak yapıp hava atsınlar.

    Yorum

    • eren511
      Member
      • 29-07-2006
      • 2805

      #3
      Konu: Amerikalıyı öldürmeyen markette ilaç kimi öldürür?

      vatandaş düşünsün!..herkes ilacı istediği yerden almakta özgür.eczacılarında tepki göstermeside çok normal

      Yorum

      İşlem Yapılıyor