SEDAT PEKER'İN AÐABEYİ VEDAT PEKER'DEN SERGEN YALÇIN'A MESAJ:'Oynamayacakmışsın haberin olsun!..'
Milliyet, 2003 - 2004 sezonunda takımların kaderini etkileyen şike organizasyonunun belgelerini açıklıyor
Örtbas edilen ŞİKE BELGELERİ - 1
LUBE AYAR araştırdı
İtalyan savcı Stefano Palazzi'nin, dinlemeye takılan bir telefon konuşmasından edindiği "kanaat"le, "son şampiyon" Juventus'un üçüncü lige; Milan, Fiorentina ve Lazio'nun ise 2. lige düşürülmesini istediği "şike soruşturması", Dünya Kupası'nı bile gölgede bıraktı. Üstelik, bu soruşturma devam ederken Dünya Kupası'nı İtalya kazandı.
Kısa sürede tamamlanan soruşturmanın ardından, dosyayı önünde bulan temyiz mahkemesi, sadece Juventus'un Serie B'ye düşürülmesine karar verdi. İtalya'da yaşananlar, belki de en çok Türkleri şaşırttı. Spor basınımız, çeşitli iddiaları yeniden gündeme getirdi. Savcılar soruşturma başlattı, Başbakanlık Teftiş Kurulu harekete geçti.
Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, iddialara değil, "kanıtlara" ihtiyaç duyulduğunu açıkladı. Var olan kanıtları göz ardı edenler için, tamamı dava dosyalarındaki belgelere dayanarak hazırlanan bu yazı dizisinin, sözü edilen "eksikliği" tamamlamasını umuyoruz. Çoğunu ilk kez okuyacağınız belgeler, daha önce gündeme gelen bazı iddiaları da kanıtlayacak. Cumhuriyet savcılarının ve hâkimlerin elinden geçen bu belgeler, işlem yapıldığı taktirde Turkcell Süper Lig'deki bazı takımların akıbetinin Juventus'tan farklı olamayabileceğini gösteriyor.
2004'te ligin kaderini tayin eden Beşiktaş ve Rizespor, bu üçlünün ilk ikisini oluşturuyor. Ve sormadan edemiyoruz: Polisin, organize suç örgütlerine yönelik teknik takibine takılan birkaç telefon konuşması bu kadar çok bilgiyi önümüze serdiğine göre, tamamen "şike"ye yönelik bir soruşturma kim bilir neleri ortaya çıkaracaktır?
'Bursa, Beşiktaş'a prim gönderecek'
Mayıs 2004. İddiasını kaybeden Beşiktaş'ta başkan Serdar Bilgili, teknik direktörü Mircea Lucescu. Beşiktaş, son maçında kümede kalmak için mutlaka 3 puana ihtiyacı olan Rizespor'la oynamaya hazırlanıyor. 15 Mayıs'taki maç için Rizespor son kozlarını oynuyor. O günlerdeki telefon konuşmaları, Sedat Peker'e yönelik "Kelebek operasyonu" için yapılan teknik takibe takılıyor. Telefon kayıtlarında "evladımız" sıfatıyla anılan Sergen, maça çıkmıyor. Emre Aşık, kötü oynuyor, Tümer 78. dakikada oyundan alınıyor. Serdar Topraktepe, "müsait" bir pozisyonda geri dönerek olası bir golün önüne geçiyor! Ve Beşiktaş, Rize'ye verilen "ilginç" bir penaltıyla maçı 1 - 0 kaybediyor. Sonuçta Rizespor 42 puanla 1. Lig'de kalıyor. 40 puanlı Bursaspor ise küme düşüyor.
'Canlı para getir, sorumlusu benim'
'Çıkar amaçlı suç örgütü lideri' olduğu iddiasıyla yargılanan Rizeli Sedat Peker'in abisi Vedat Peker, maç için gerekli girişimlere başlıyor. O dönem Rizespor'un futbol şube sorumlusu olan Peker, kendisine "Başkanım" diyerek hitap eden ve kayıtlara 'X Bay' olarak geçen kişiye "canlı para getirmesini ve elinden geleni yapacağını" söylüyor.
10 Mayıs 2004 (Saat: 13.15)
...
VP: Şimdi prim de yollanacak herkese.
X: Göndeririz ya!
VP: Bursaspor, Beşiktaş'a prim yollayacak.
...
X: Başkanım sana geleceğim, beni reise götüreceksin.
VP: Gel. Ama reis yok, problem var biliyorsun. Telefonla elimizden geleni yaparız.
X: İnşallah! Onun selamı yeter.
VP: Hayır! Prim yolluyorlar.
X: Baba yolluyorlar da! Sergen'i çağıracaksın, iş bitecek da! Sergen bizim evladımız değil mi? Gerçi ha reis, ha sen fark etmez. Baba yanına geleceğim.
VP: Para al gel, para! Anladın mı? İsteyene prim falan yollamayın, para getirin. Prim var! Söylemiştim sana, anlıyorsun değil mi? Canlı para getir. Sorumlusu benim paranın.
X: Canlı olmaz da, tamam hallederiz.
Çok koşan Sinan'a küfür!
"Gereğinden fazla koşan" Sinan'a öfkelenen Vedat Peker, kimliği açıklanmayan bir kişiyle şunları konuşuyor:
15 Mayıs 2004 (Saat: 19.33)
VP: 11 numara Sinan var ya!
X: Abi, o özellikle koştu, abi biraz koşması lazımdı.
VP: Yok yok, .... çocuğu gol atmak için oynadı.
X: Yok abi! Sergen konuşmuş şimdi abi. Yemin ediyor öyle bir şey yok.
VP: Sergen mi diyor?
X: Evet.
VP: Ne dedin Sergen'e? .... edecek Vedat abin dedin mi?
X: Evet abi. Hiç koşmasak olmaz!
VP: Tamam onu da kaybetmeyelim! Hepsine teşekkür et, Sergen'le konuş. Hepsiyle konuş, hepsine teşekkür et.
X: Konuşacağım tabii abi!
VP: Uçakta beraber olacağım zaten hepsiyle ya!
Kafanı takma
Rizespor Futbol Şube Sorumlusu Peker, maç günü 0543 334 34.. numaralı hattı arıyor. Dosyada hattın sahibi belirtilmiyor. Aldığımız bilgilere göre, numara o tarihte Sergen'e aitti.
15 Mayıs 2004 (Saat 12.37)
VP: Sen oynamayacakmışsın, haberin olsun!
X: Tamam abi. Merak etme abi.
VP: Aman gözünün yağını ... seyirci var ya! Var ya kalbim durmaya başladı ya!
X: Yok be, bir şey olmaz ya. Sen kafanı takma.
'Reis olmasa bu takım küme düşmüştü'
Sedat Peker'e yakın isimlerden Yaşar Durmuşoğlu'nun, maç akşamı Hasan isimli kişiyle yaptığı telefon konuşması, Rize'de yaşananların özeti gibi.
15 Mayıs 2004 (Saat:22.29)
YD: Baba böyle bir stres olmaz! Hiç oynamadılar abi, kaleye gidemiyorlar! Hakem bir penaltı verdi de, kurtardı bizi be. Ya reis olmasa, bu takım küme düşmüştü Hasan!
H: Bir de pankart asmış, "Vedat Peker seninle gurur duyuyoruz" diye! Onu yazanı ...! Ulan bunun neresinden gurur duyuyorsunuz!
YD: Vedat Peker diye bağırdılar desem, reis bunu...
...
H: İyi ki sen kapışmadın onunla!
YD: Benimle nasıl kapışacak? Görevli geldim buraya! .... onu vallahi billahi burada!
H: Beni makaraya saracaktı, gelmemem iyi oldu değil mi?
YD: Vallahi iyi oldu! Ama millet var ya, fino gibiydi be abi! Böyle süt dökmüş kedi gibi! "Kesin düştük" diyordu ya, bunu bir gördüler abi! Ama o Beşiktaşlı çocuklar var ya! Helal olsun! Ya o Serdar var ya! Seyrettin mi maçı?
H: Seyrettim seyrettim...
YD: Hasan, bu Rize takımı Fener'i nasıl yenmiş abi ya?
....
H: Bursa yendi, Akçaabat yendi, İstanbul yendi!
YD: Ya berabere kalsak var ya kesin düşüyor takım! Ulan bu reis var ya, büyük adam ya! Yok abi, reis olmasa vallahi gelmezdim. Takım harbi düşüyordu... Beşiktaş'a prim yollamış Bursa, çocuklar kabul etmemiş... O Serdar, Emre falan var ya! Ah be abi! Öyle bir şey olsa, kesin sahaya atlayacaktım.
H: Ya Tümer var ya Tümer! Tümer'le telefonda konuştum. "Biz ..... bayıltırdık" diyor.
YD: 5 yaparlardı bizi 5, 5!
H: "Fenerbahçe'nin karşında bizim için oynadılar. Bizim için çalışan takımı kümeye göndermemiz ayıp olur" dedi.
YD: O çocuklar, bizim evlatlar var ya! Onlardan Allah razı olsun, babaya da söyledim... Çocuklar bizi koridorda gördüler, hepsinin gözleri parlıyordu ya!
Lucescu ne dedi?
Lucescu, geçen günlerde Vatan gazetesine yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Özellikle kariyerinin sonuna gelmiş oyuncularım resmen bana ve takıma ihanet ettiler. Başta Zago, Cordoba ve Ronaldo olmak üzere yabancılar iyice kenara çekildiler. Ama yöneticilere söylemiştim. Onlara kariyerinin sonuna gelmiş, para için oynayan futbolcuların, her şeyi deneyebileceğini anlatmıştım. Buna rağmen Beşiktaş yönetimi onların parasını vermedi. Onlara yol açtı. Boşluk bıraktı. Konya maçından sonra Cordoba'yı kenara çekip 'Maç sattın mı?' diye sordular... Geriye dönüp baktığımda, şüphelerimin yerine oturduğunu görüyorum. Şimdi kendime kızıyorum. Çünkü o zaman kötü adam ben olmuştum. Türkiye'deki sisteme karşı mücadele etmek çok zor."
kaynak : 28/07/2006 tarihli Milliyet gazetesi
Milliyet, 2003 - 2004 sezonunda takımların kaderini etkileyen şike organizasyonunun belgelerini açıklıyor
Örtbas edilen ŞİKE BELGELERİ - 1
LUBE AYAR araştırdı
İtalyan savcı Stefano Palazzi'nin, dinlemeye takılan bir telefon konuşmasından edindiği "kanaat"le, "son şampiyon" Juventus'un üçüncü lige; Milan, Fiorentina ve Lazio'nun ise 2. lige düşürülmesini istediği "şike soruşturması", Dünya Kupası'nı bile gölgede bıraktı. Üstelik, bu soruşturma devam ederken Dünya Kupası'nı İtalya kazandı.
Kısa sürede tamamlanan soruşturmanın ardından, dosyayı önünde bulan temyiz mahkemesi, sadece Juventus'un Serie B'ye düşürülmesine karar verdi. İtalya'da yaşananlar, belki de en çok Türkleri şaşırttı. Spor basınımız, çeşitli iddiaları yeniden gündeme getirdi. Savcılar soruşturma başlattı, Başbakanlık Teftiş Kurulu harekete geçti.
Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, iddialara değil, "kanıtlara" ihtiyaç duyulduğunu açıkladı. Var olan kanıtları göz ardı edenler için, tamamı dava dosyalarındaki belgelere dayanarak hazırlanan bu yazı dizisinin, sözü edilen "eksikliği" tamamlamasını umuyoruz. Çoğunu ilk kez okuyacağınız belgeler, daha önce gündeme gelen bazı iddiaları da kanıtlayacak. Cumhuriyet savcılarının ve hâkimlerin elinden geçen bu belgeler, işlem yapıldığı taktirde Turkcell Süper Lig'deki bazı takımların akıbetinin Juventus'tan farklı olamayabileceğini gösteriyor.
2004'te ligin kaderini tayin eden Beşiktaş ve Rizespor, bu üçlünün ilk ikisini oluşturuyor. Ve sormadan edemiyoruz: Polisin, organize suç örgütlerine yönelik teknik takibine takılan birkaç telefon konuşması bu kadar çok bilgiyi önümüze serdiğine göre, tamamen "şike"ye yönelik bir soruşturma kim bilir neleri ortaya çıkaracaktır?
'Bursa, Beşiktaş'a prim gönderecek'
Mayıs 2004. İddiasını kaybeden Beşiktaş'ta başkan Serdar Bilgili, teknik direktörü Mircea Lucescu. Beşiktaş, son maçında kümede kalmak için mutlaka 3 puana ihtiyacı olan Rizespor'la oynamaya hazırlanıyor. 15 Mayıs'taki maç için Rizespor son kozlarını oynuyor. O günlerdeki telefon konuşmaları, Sedat Peker'e yönelik "Kelebek operasyonu" için yapılan teknik takibe takılıyor. Telefon kayıtlarında "evladımız" sıfatıyla anılan Sergen, maça çıkmıyor. Emre Aşık, kötü oynuyor, Tümer 78. dakikada oyundan alınıyor. Serdar Topraktepe, "müsait" bir pozisyonda geri dönerek olası bir golün önüne geçiyor! Ve Beşiktaş, Rize'ye verilen "ilginç" bir penaltıyla maçı 1 - 0 kaybediyor. Sonuçta Rizespor 42 puanla 1. Lig'de kalıyor. 40 puanlı Bursaspor ise küme düşüyor.
'Canlı para getir, sorumlusu benim'
'Çıkar amaçlı suç örgütü lideri' olduğu iddiasıyla yargılanan Rizeli Sedat Peker'in abisi Vedat Peker, maç için gerekli girişimlere başlıyor. O dönem Rizespor'un futbol şube sorumlusu olan Peker, kendisine "Başkanım" diyerek hitap eden ve kayıtlara 'X Bay' olarak geçen kişiye "canlı para getirmesini ve elinden geleni yapacağını" söylüyor.
10 Mayıs 2004 (Saat: 13.15)
...
VP: Şimdi prim de yollanacak herkese.
X: Göndeririz ya!
VP: Bursaspor, Beşiktaş'a prim yollayacak.
...
X: Başkanım sana geleceğim, beni reise götüreceksin.
VP: Gel. Ama reis yok, problem var biliyorsun. Telefonla elimizden geleni yaparız.
X: İnşallah! Onun selamı yeter.
VP: Hayır! Prim yolluyorlar.
X: Baba yolluyorlar da! Sergen'i çağıracaksın, iş bitecek da! Sergen bizim evladımız değil mi? Gerçi ha reis, ha sen fark etmez. Baba yanına geleceğim.
VP: Para al gel, para! Anladın mı? İsteyene prim falan yollamayın, para getirin. Prim var! Söylemiştim sana, anlıyorsun değil mi? Canlı para getir. Sorumlusu benim paranın.
X: Canlı olmaz da, tamam hallederiz.
Çok koşan Sinan'a küfür!
"Gereğinden fazla koşan" Sinan'a öfkelenen Vedat Peker, kimliği açıklanmayan bir kişiyle şunları konuşuyor:
15 Mayıs 2004 (Saat: 19.33)
VP: 11 numara Sinan var ya!
X: Abi, o özellikle koştu, abi biraz koşması lazımdı.
VP: Yok yok, .... çocuğu gol atmak için oynadı.
X: Yok abi! Sergen konuşmuş şimdi abi. Yemin ediyor öyle bir şey yok.
VP: Sergen mi diyor?
X: Evet.
VP: Ne dedin Sergen'e? .... edecek Vedat abin dedin mi?
X: Evet abi. Hiç koşmasak olmaz!
VP: Tamam onu da kaybetmeyelim! Hepsine teşekkür et, Sergen'le konuş. Hepsiyle konuş, hepsine teşekkür et.
X: Konuşacağım tabii abi!
VP: Uçakta beraber olacağım zaten hepsiyle ya!
Kafanı takma
Rizespor Futbol Şube Sorumlusu Peker, maç günü 0543 334 34.. numaralı hattı arıyor. Dosyada hattın sahibi belirtilmiyor. Aldığımız bilgilere göre, numara o tarihte Sergen'e aitti.
15 Mayıs 2004 (Saat 12.37)
VP: Sen oynamayacakmışsın, haberin olsun!
X: Tamam abi. Merak etme abi.
VP: Aman gözünün yağını ... seyirci var ya! Var ya kalbim durmaya başladı ya!
X: Yok be, bir şey olmaz ya. Sen kafanı takma.
'Reis olmasa bu takım küme düşmüştü'
Sedat Peker'e yakın isimlerden Yaşar Durmuşoğlu'nun, maç akşamı Hasan isimli kişiyle yaptığı telefon konuşması, Rize'de yaşananların özeti gibi.
15 Mayıs 2004 (Saat:22.29)
YD: Baba böyle bir stres olmaz! Hiç oynamadılar abi, kaleye gidemiyorlar! Hakem bir penaltı verdi de, kurtardı bizi be. Ya reis olmasa, bu takım küme düşmüştü Hasan!
H: Bir de pankart asmış, "Vedat Peker seninle gurur duyuyoruz" diye! Onu yazanı ...! Ulan bunun neresinden gurur duyuyorsunuz!
YD: Vedat Peker diye bağırdılar desem, reis bunu...
...
H: İyi ki sen kapışmadın onunla!
YD: Benimle nasıl kapışacak? Görevli geldim buraya! .... onu vallahi billahi burada!
H: Beni makaraya saracaktı, gelmemem iyi oldu değil mi?
YD: Vallahi iyi oldu! Ama millet var ya, fino gibiydi be abi! Böyle süt dökmüş kedi gibi! "Kesin düştük" diyordu ya, bunu bir gördüler abi! Ama o Beşiktaşlı çocuklar var ya! Helal olsun! Ya o Serdar var ya! Seyrettin mi maçı?
H: Seyrettim seyrettim...
YD: Hasan, bu Rize takımı Fener'i nasıl yenmiş abi ya?
....
H: Bursa yendi, Akçaabat yendi, İstanbul yendi!
YD: Ya berabere kalsak var ya kesin düşüyor takım! Ulan bu reis var ya, büyük adam ya! Yok abi, reis olmasa vallahi gelmezdim. Takım harbi düşüyordu... Beşiktaş'a prim yollamış Bursa, çocuklar kabul etmemiş... O Serdar, Emre falan var ya! Ah be abi! Öyle bir şey olsa, kesin sahaya atlayacaktım.
H: Ya Tümer var ya Tümer! Tümer'le telefonda konuştum. "Biz ..... bayıltırdık" diyor.
YD: 5 yaparlardı bizi 5, 5!
H: "Fenerbahçe'nin karşında bizim için oynadılar. Bizim için çalışan takımı kümeye göndermemiz ayıp olur" dedi.
YD: O çocuklar, bizim evlatlar var ya! Onlardan Allah razı olsun, babaya da söyledim... Çocuklar bizi koridorda gördüler, hepsinin gözleri parlıyordu ya!
Lucescu ne dedi?
Lucescu, geçen günlerde Vatan gazetesine yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Özellikle kariyerinin sonuna gelmiş oyuncularım resmen bana ve takıma ihanet ettiler. Başta Zago, Cordoba ve Ronaldo olmak üzere yabancılar iyice kenara çekildiler. Ama yöneticilere söylemiştim. Onlara kariyerinin sonuna gelmiş, para için oynayan futbolcuların, her şeyi deneyebileceğini anlatmıştım. Buna rağmen Beşiktaş yönetimi onların parasını vermedi. Onlara yol açtı. Boşluk bıraktı. Konya maçından sonra Cordoba'yı kenara çekip 'Maç sattın mı?' diye sordular... Geriye dönüp baktığımda, şüphelerimin yerine oturduğunu görüyorum. Şimdi kendime kızıyorum. Çünkü o zaman kötü adam ben olmuştum. Türkiye'deki sisteme karşı mücadele etmek çok zor."
kaynak : 28/07/2006 tarihli Milliyet gazetesi
Yorum