KaYıp KuŞaK B(i)z Miyiz?
Eve gider gitmez PCyi açıp başlıyoruz konuşmaya. Chat odalarında, not in
listlerle, mesaj panolarında, forum bölümlerinde … bir yerlere yazarak
"işte ben burdayım" diye haykırıyoruz biz uslu şehirli insancıklar.
Birileri bizi bulsun diye…
Kaybolmuşlar tarafından bulunmayı beklemek, kendini nette arıyanları "beni
merak et, keşfet, bul, sevmeye çalış diye ikna etmek… bunu tanıdık kimseyle
yapamayıp umudu tanımadıklarına taşımak. Kendine naylon arkadaşlıklar
uydurmak. Birileri beni önemsiyor merak ediyor, online! olmadığım
akşamlarda beni soruyorlar, diye düşünmek avunmak…"yalnizım yardım et"
diyen çağdaş insanın sessiz çığlıkları...
Yazarak birilerine ulaşmaya çalışmak ne denli bir çaresizliğin sonucu?
Karşı masanda oturanla paylaşamadıklarını, binlerce km. ötede yüzünü hiç
görmediğin biriyle paylaşmaya çalışmak, neden bu kadar çekici?
İletişimi istediğin an kesebilmenin rahatlığı mı? Yüzyüze görüşmenin
yarattıgı fiziksel önyargıların ve stresinin olmaması mı?
Sorumluluk dolu hayatımızda bir mola kullanmak için mi? Edilen lafların
hiçbirinin sorumluluğunu taşımak zorunda olmamak mı çekici kiliyor?
Içimdeki en şımarık ve en bencil duygularım için giriyorum nete. Kimseyi
düşünmeye ve kimseye yardım etmeye niyetim yok. Hiçbir lafımın arkasında
durmama da gerek yok. Bir sürü de yalan söyleyebilirim. Tutarlı olmak ve
sosyal statüme uygun davranmak gibi bir baskı da yok üstümde.
Hergün yarattığım yeni kimliklerle arz-ı endam edebilirim sanal alemin dar
ve karanlık yollarında. Bu arada birileri de beni bulur ve anlarsa ne
ala…değmeyin basit keyfime…
Çocukken 2000 yılında parlak***lik renkli elbiseler giyip uzayla epey
bağlantılı bir yaşam süreceğimi sanırdım. Ama bu parlak kıyafetleri giyen
uzaylı - dünyalı hayatın içinde monitorlere bakarak kahkahlar atmayı, ya da
online! olup yabancı insanlarla ipucu bırakmadan elektronik postalar
yollayıp konuşmayı dertleşmeyi düşünmemiştim. Bu ayda yürümekten bile daha
uzaktı.
Temizlik için bir robotum olacağını hayal ederdim de, kendimi bir robot
gibi bulucağımı, elektronik bir sevgilim olacağını düşünmezdim. % 100
pamuk- keten kıyafetlerimiz, ama cyber edilmiş duygularımızla netden erkek arkadaşlarımız ve mikrodalga fırınlarımızla saf zeytinyağında emekler
pişirirken, çizgi film jetgil ailesinden ne kadar farklıyız?
Kayıp kuşak biz miyiz? Nerdeyiz biz??
internetten. .
Eve gider gitmez PCyi açıp başlıyoruz konuşmaya. Chat odalarında, not in
listlerle, mesaj panolarında, forum bölümlerinde … bir yerlere yazarak
"işte ben burdayım" diye haykırıyoruz biz uslu şehirli insancıklar.
Birileri bizi bulsun diye…
Kaybolmuşlar tarafından bulunmayı beklemek, kendini nette arıyanları "beni
merak et, keşfet, bul, sevmeye çalış diye ikna etmek… bunu tanıdık kimseyle
yapamayıp umudu tanımadıklarına taşımak. Kendine naylon arkadaşlıklar
uydurmak. Birileri beni önemsiyor merak ediyor, online! olmadığım
akşamlarda beni soruyorlar, diye düşünmek avunmak…"yalnizım yardım et"
diyen çağdaş insanın sessiz çığlıkları...
Yazarak birilerine ulaşmaya çalışmak ne denli bir çaresizliğin sonucu?
Karşı masanda oturanla paylaşamadıklarını, binlerce km. ötede yüzünü hiç
görmediğin biriyle paylaşmaya çalışmak, neden bu kadar çekici?
İletişimi istediğin an kesebilmenin rahatlığı mı? Yüzyüze görüşmenin
yarattıgı fiziksel önyargıların ve stresinin olmaması mı?
Sorumluluk dolu hayatımızda bir mola kullanmak için mi? Edilen lafların
hiçbirinin sorumluluğunu taşımak zorunda olmamak mı çekici kiliyor?
Içimdeki en şımarık ve en bencil duygularım için giriyorum nete. Kimseyi
düşünmeye ve kimseye yardım etmeye niyetim yok. Hiçbir lafımın arkasında
durmama da gerek yok. Bir sürü de yalan söyleyebilirim. Tutarlı olmak ve
sosyal statüme uygun davranmak gibi bir baskı da yok üstümde.
Hergün yarattığım yeni kimliklerle arz-ı endam edebilirim sanal alemin dar
ve karanlık yollarında. Bu arada birileri de beni bulur ve anlarsa ne
ala…değmeyin basit keyfime…
Çocukken 2000 yılında parlak***lik renkli elbiseler giyip uzayla epey
bağlantılı bir yaşam süreceğimi sanırdım. Ama bu parlak kıyafetleri giyen
uzaylı - dünyalı hayatın içinde monitorlere bakarak kahkahlar atmayı, ya da
online! olup yabancı insanlarla ipucu bırakmadan elektronik postalar
yollayıp konuşmayı dertleşmeyi düşünmemiştim. Bu ayda yürümekten bile daha
uzaktı.
Temizlik için bir robotum olacağını hayal ederdim de, kendimi bir robot
gibi bulucağımı, elektronik bir sevgilim olacağını düşünmezdim. % 100
pamuk- keten kıyafetlerimiz, ama cyber edilmiş duygularımızla netden erkek arkadaşlarımız ve mikrodalga fırınlarımızla saf zeytinyağında emekler
pişirirken, çizgi film jetgil ailesinden ne kadar farklıyız?
Kayıp kuşak biz miyiz? Nerdeyiz biz??
internetten. .
Yorum